Aşk Yalnızlığı da Sever
Güzeldi aslında bir aşkı hakkıyla yaşamak...
Dolu dizgin derler ya hani! Kendini kaybeder onun benliğinde erirsin, gecen gündüzüne karışır, ne iş umurunda olur ne aş çünkü aşkla doyarsın beynini kemiren tüm sorulara inat yaşarsın...
''Aşk kapıdan girince akıl bacadan çıkarmış'' büyükler öyle söylerdi tam da yerinde bir deyimdi bence, bana ve bize yakışan en güzel giydirmeydi...
Bir an önce onun sesini duyacağım diye sakin bir köşe aramak, işten erken çıkmak, sigaranın birini söndürmeden diğerini yakmak, yemeğin son lokmasını yutamayıp rahat konuşamam diye çöpe atmak, günaha girmek, günaha girerken bile ibadet yapmışcasına mutlu olmak...
''Delilik bu'' diye düşünürken yığınla delilikler yapmak, yolda yürürken sebepsiz gülümsemek;
O kadar çok şey var ki aşka dair anlatacağım... bu yazıyı yazarken bile garip ve anlamsız bir gülümseme yerleşmiş yüzüme, hatırlamak ve tekrar tekrar yaşamak aşkı bu olsa gerek...
Bir sürü rekor kırarsın saçma sapan; en çok gülme rekoru, en çok konuşma hatta en fazla sms atma rekoru, kendi kendine ödüller verirsin ''yılın en iyi delisi'' ödülü... bu bile utandırmaz sizi hatta böbürlenircesine anlatır etrafındakileri de deli olduğuna iyice inandırırsın...
Güzeldir bir aşkı hakkıyla yaşamak, onun hastalığı ile hastalanmak onun mutluluğuna ortak olmak, arada uzak mesafeler olsa bile aynı yemeği, aynı sevdiğin gofreti yemek... çocukça, saçma sapan ama güzeldir, harikadır...
Üzmemek gerek bir aşkı, küstürmemek... kolay bulunmaz haklı bir aşk, güzel görkemli, deli dolu, kendini kaybettiğin bir aşk kolay bulunmaz, kendini onda bulduğun onda kaybettiğin sonunu düşünmeden her dehlize birlikte girdiğin her karanlığa, geceyi sabah ettiğin, hissettiğin ve cehennemin dibine bile gitmeye korkmadığın bir aşk kolay bulunmaz...
Çünkü çok güzeldir bir aşkı hakkıyla yaşamak, ölene kadar kaybetmeden yaşamak...
Eğer bulduysanız lütfen kaybetmeyin çünkü elinizde ki en büyük şans en büyük cesaret en büyük silah odur...
Tüm engellere tüm acılara tüm olumsuzluklara rağmen tek başınıza kalmış olsanız bile sevmekten vazgeçmeyin...
...
Hikâye yazımı samimiyet ister. Yazanla sözcükler dost olur. Ben hikâye okumasını severim ve tutkumdur da. Şiir zaman zaman gerektikçe beni imgesiz bırakma diye seslenir ve şiirin imgeye imgenin de dizelerin anlamlı olması için şiire gereksinimi vardır. Oysa uzun metinler yazılırken sözcüklerden önce duygular harekete geçerler. Ayrımında olmadan o an için yüreğinizden akan pırıltıları samimiyetle sıcaklıkla kâğıda veya şimdinin teknolojisi olan makinalara yazarsınız. Hikâyeler daha önce belirttiğim gibi kişileri bakımından kalabalık değillerdir ve kahramanları bir elin beş parmağını geçmez. Geçmemelidir de. Aşk konusu insanın doğasında kendiliğinden oluşan hatta anne karnında şekillenen yüce bir duygudur. Hangi aşk mutlu sonla bitmiştir? Bu soru olmasa kişisel olarak kendi düşüncem aşkların hikâyelerin romanların hüzünlerin acıların acı tebessümlerin bu ve benzer duyguların inanın bana tadı da olmazdı. Yani işin aslı iyi ki aşk var ve iyi ki ayrılıkta var. Bu iki yaşanılası olay yer yüzünde ayrımında olsanız da veya olmasanız da bana hep şu izlenimi verir; bunlar iyi insanlar. Samimiler ve sevecenlerde. . Bu nedenle yüce edebiyat ayakta durur. İçtendi...
anlamlı,değerli ve güzel yorumunuz için teşekkürler efendim..haklısınız aslında iyi ki aşk var iyi ki ayrılıkta var 😊