Aslı Aslı'dan 'Mustafa'ma'
Bu şehrin yüzü çok fazla benzemez ülkemin ılıman gülüşlerine. Nereden gelip nereye gidiyoruz sorusunu kazıdım yıllar boyu bu çorak topraklara.
Gönülde başka bir ruh halidir yaşanan,
Tanrı tecellisi nasıl yer etmişse fidan duruşuna;
o kadar büyür içimdeki sen ve "anne" diyen itaatkâr yüreğin.
Hani insan oldum olalı yazacaklarım çok demiştim;
'rahminden tad alacak bir evlat
ellerine düşecek ak ak
ve ellerinden belenecek gökkuşağı'
Tüm mesele ayraçlarına ayırmadan gökkuşağını muhafaza etme halidir,
Doğru... Çok doğru, bu gururu, sen, şark illerinde,
alnında bir yıldız gibi parlayan asaletinle başardın.
Bu gurur, ne sana ne bana aittir. Bizi biz yapan onulmaz olan bu toprağın sevgisidir.
Bazen Kadıköy'den bir bağırtı gelir
'yüzyıllık tarihinle sen çok yaşa!'
Ankara bunu duyar mı?
Duyar elbet. Sevinirim ben de için için.
Manidar öykülerle, sesi kısık sevdalar sana göre değil biliyorum, seviyorsun, aslını inkâr etmeden,
Sev yavrucuğum, önce vatan, paydasında sevdan olsun, sev.
Kardeşine yakıştırdığın Yusuf nişanı, hüsnünde sana aittir,
baba şefkatiyle sev kardeşini.
Oğul;
'Başkaları gitmiş olur
Gidince,
Bir tek sen yakınsın
Uzakta kalınca
Diyerek;
'Analık hakkımın ak sütünden helal ediyor
Sinemde kor gibi duran şefkatli yanaklarında öpüyorum.
Unutmadan...
Paylamaların geçmişi ve bizi var eden, bir dudak payı çayın demi kalır.
Bu tadı analar bilir sadece 'oğula' miras bırakarak.
Sevgiyle kal...
Annen.
çok güzel ya insanın imrenesi geliyor
Cemal abim Aslı abla kutluyorum