Dışarda Kar Yağıyor

Akşam erken düşer mapusaneye misali gündüzlerin tez bittiği bu dönemlerde erkenden evlere ulaşmanın kaçınılmazlığı sonucunda hepimiz uzun gecelerle başbaşa kalıyoruz.

Son günlerde yurdun genelindeki karlı ve soğuk hava nedeniyle akşamları evden dışarı çıkmakta olanaksız hale gelince sanki 30-40 yıl öncesine geri döndük...

Her ne kadar diziler "aman" vermese de yine de arada kalan boş zamanların süresi eski günleri anımsamamız için yeterli oldu.

Neleri hatırladık?

Öncelikle Mısır patlatmayı...

Hani 1980' lerdeki ünlü şarkısıyla "Pop Corn" u hatırladık. Hemen her akşam büyük bir keyifle mısır patlattık.

O eski sinemaların vazgeçilmez frigo'larının yanında tepsiyi süsleyen patlamış mısırlar. Dışarda yağan kara nispet yaparcasına bembeyaz açmış çiçekler gibi kaselerimize dolan mısırlar.

Sonra "sessiz sinema" oynamayı aklımıza getirdik. Eski yılların bu doyumsuz oyunu o kadar benimsendi ki apartmanda daireler arası yarışmalar başladı. Dizi film adları da bu hengameye eklenince "ne çok dizi" varmış demekten kendimi alamadım.

Sonra bir gün gazetede bir mankenin "bana erkekler mektup yazsın" demecine takıldı gözlerim. Oturdum hiç üşenmeden eski dostlarıma el yazımla mektuplar yazdım. O "merhaba"larla başlayıp, gözlerinden öperimle biten mektuplar.

Gençliğimizde kokulu kağıtlara yazardık mektuplarımızı... Renki zarflarla gönderirdik. sevdiklerimize.

Şimdilerde kızların burunları koku almıyor herhaldeki hiç mektup alan hele hele kokulu mektup alan birini görmedim, duymadım.

Mektup egzotiktir, mektup erotiktir, mektup özelinizdir.

Bakın maillerinize bir türlü ulaşabilirler ama mektuplarınıza asla.

Biz yaşdakilerin bir yerlerde hala sakladıkları mektuplar vardır.

Örneğin; hayatımın en büyük sevdasının ölümünden sonra kızkardeşinin bana gönderdiği mektupları hala saklarım. Onların bir köşesinde ulaşılamazlığın acısı vardır. O sevdanın izleri vardır, bitiş sonrası anıları vardır, yarin süregelen hayatının anlatıları vardır...

Dışarda kar yağıyor...

Keşke diyorum kar hiç kalkmasa.

Bir de bu dönemde tüm TV'lerde okullar gibi tatil olsa... Sayısı binleri bulsa da sadece "Radyo"lar kalsa.

Radyo!

Çok değil 70'li yıllar ve öncesinin tek eğlencesi olan radyolar.
Neler yoktu ki içinde...

"Orhan Boran ve Yuki", "Radyo Tiyatrosu", "Arkası Yarın", İpana'nın sunduğu "Doğru mu Yanlış mı? Takdim eden Orhan Boran yarışmaları" ve tabii "ajanslar"...

Beni en çok ilgilendiren taraflarına gelince...

"Türkçe sözlü hafif batı müziği"...

Şimdi sizlere ne kadar yabancı geliyor değil mi?

Oysa bizler; Erkut Taçkın'ı, Erol Büyükburç'u, Alpay'ı, Ömür Göksel'i ancak bu saatlerde dinleyebiliyorduk. Topu topu 15 dakika sürerdi ama nedense bana bir ömür gibi gelirdi.

1970 li yılların başında fırtına gibi esen "Radyo İstekleri"...

İlk "Pavlonya" başlatmıştı bunu.. Nejat Çetinok, Ünar Uzmen, Nazan Çulha, Bülent Özveren, Akın Ajlan Aksel... Bunlar radyo istek programlarının yapımcıları.

Pavlonya demişken;

Üsküdar'dan; Behiç Günalan, Naim Dilmener
Susurluk'tan Ümran Kula,
Fındıkzade'den Feryal Eredenk,
Beykoz'dan Hulusi Tunca ve diğerleri...

1973 yılıydı. Çok sevdiğim kapı komşumuz Seden'le birlikte ilk istek kartımızı atıp pazar günü bir saat öncesinden radyonun başına kurulmuştuk. Bitmek bilmeyen zaman sonrasında başlayan program ve 3.şarkıda "Fındıkzade'den Işın Ergüney ve Seden Baysal'ın isteği olarak çalıyoruz. Jimmy Patrick'ten Rain Rain Rain..."

O günden sonrası Türkiye'nin en büyük radyo istek grubu "Grup Barış Çocukları" oluştu

Kimler yoktu ki bu grupta;

Fındıkzade'den Işın Ergüney, Seden Baysal
Bahçelievlerden Saruhan Şahin, Ayhan Eruzun,
Kadıköy'den Deniz Doğançay,
İznik'ten Nuran Gürsel,
Hayrabolu'dan Fethi Saldan,
İzmir Karşıyaka'dan Reyhan Karlıil,
İzmir'den Nadide Apaydın, Fatma-Muazzez Sinler,
Ankara'dan Can Dündar,Hakan Çağlar,
Konya'dan Firuzan Kaptanoğlu ve binlercesi...

Bakın nerden nereye geldik.

Dışarda kar yağıyor diye başladık eski günlerin içine daldık.

Ardından Türkiye'de kurulan ilk "Fan Club"ler.

Nilüfer'le başladığımız, Edip Akbayram, Ali Kocatepe ve Yeliz'le sürdürdüğümüz Fan Club çalışmaları.


Ve hepsinden önemlisi GENÇLİK ÇAYLARI...

BAKIN BUGÜNLERDE BİLE HALA EN BÜYÜK SES OLARAK KABUL EDİLEN HALA ZİRVEDE OLAN SEVGİLİ NİLÜFER;

Beyazıt'ta Manolya düğün salonunda, As düğün salonunda düzenlediğimiz Gençlik Çay'larında bizlerle olurdu.

Şimdi sıkı durun!
1974 yılının Gençlik Çayına katılan sanatçıların adlarını sıralıyorum.

Nilüfer,Üç Hür-El, Muzaffer Uludağ, Asu MARALMAN, Güzin ile Baha, Esmeray, Ertan Anapa, Yeliz...

Şimdi siz bu kadronun benzerini yüzbin dolarlarla bir araya getiremezsiniz. Onlar bedelsiz bu çaylara geliyorlardı.

O starlarla yanyana omuz omuza geçen 4 saat.

Ve tabii ki asla unutamayacağım Ada gezilerimiz.

Her pazarın iple çekildiği yaz günleri...

10.30 Galata köprüsü kalkışlı ada vapuruna biner üst yazlık güvertede toplanırdık. 10.50'de Kadıköy yolcularını toparlayıp ver elini adalar.

Bir hafta birine sonraki hafta diğerine...

Dışarda kar yağıyor.

İyi ki yağıyor...

Sanki Hiç bitmese de;


"Her yerde kar var
Kalbim senin bu gece..." desek,

Yine,yeni, yeniden...

01 Mart 2013 4-5 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (10)
Yorumlar (8)
  • 11 yıl önce

    Ah abiciğim ah, nerelere gittim nerelere😊

    Şimdi diyeceksiniz ki yaşın çoook eskilere gitmek için yeteri kadar büyük değil. Mektup dediniz ya, o sıcaklığı özledim. Kendi yazımızla, kokulu kağıtlarımızla sevdiklerimize yazdığımız mektuplar... ( Bir de ruj sürüp öperdik kağıdı) 😊

    Ne kadar samimiydi, şimdi Times New Roman 12 büyüklüğünde italik, standart yazı, at maili bir dakikaya elinde... O zamanlarda mektubu beklemek bile zevkliydi.

    Ne güzel zamanlar geçirmişsiniz. Okurken öyle özendim ki! Birlik varmış eskiden, yazımda da belirttiğim gibi. Kim kime dum duma değilmiş hayat!

    Nilüfer için kurduğunuz FUN CLUB'a gelince, bence hala Türkiye'nin en büyük seslerindendir. Nilüfer, Sezen AKSU, Ajda PEKKAN...

    Ne varsa eskilerde varmış diyesim var abi, her şey onlarla güzelmiş...

    Yazınızın ben yanına sevgilerimi gönderdim... Samimiyetiniz için teşekkürler

    👍👍👍👍👍👍

  • 11 yıl önce

    Sevgili Seda,

    Sevdalar eskidenmiş Şimdikiler naylon😡

    Hayatı güzel kılan insandır. Berbat eden de...

    Biz güzel kılanlarından olalım😊

    Teşekkürler gülücük kuşlarına👍

  • 11 yıl önce

    Ne güzel nostaljik bir yazı olmuş. Bizi gençlik yıllarımıza götürdünüz. Hey dergisi, mektup arkadaşlıkları yabancı ülkelerden ingilizce, almanca mektuplaştığınız, hiç görmediğiniz, tanımadığınız kişiler. Sobalı evlerde kestane pişirmelerin tadı unutulur mu hiç. Yetmişli yıllarda ki Türkiye'nin Semiha Yankı ile katıldığı ve büyük umutlar ile gittiğimiz ama sonunda sıfır puan çektiğimiz ilk Erovision deneyimimiz. Çok da güzel bir şarkıydı bence ''Seninle Bir Dakika'' Açık hava sinemasında seyrettiğimiz ilk ''Hababam Sınıfı'' filimleri ve devre arasında satılan frigo buzlar. Belki televizyonumuz tek kanallıydı, keza radyomuzda öyle ama sanki daha mutlu gibiydik o kış günlerinde. Dolu dolu geçmişi yad eden bir yazı olmuş Hocam kutlarım...👍

  • 11 yıl önce

    👧

    '' bana gençliğimi verseler bu kez en çok kendimi severdim ''

    yıllar tarla fareleri ile Bremen Mızıkacıları arasında geçti ve hâlâ geçiyor

    dışarda kurşun sesi var ... ^_^ tam yazarken yol üstü işlek bir cadde üzerinde odamın penceresi...

    kimbilir kim neyi kimden dolayı kovalıyor yada kovalıyorlar...

    1980 yılın zamanın sanki ayaklarını hatırlıyor gibiyim..

    1970 73 74 ben henüz gelmemişim ^_^ ilk kez bir yazıda kendimi genç hissetim..

    Gerçi gençlik iksiri ruhun terbiyesi ile alakalıdır hay allahh koptum da koptum.. Neyze Sayın YaZARIM güzel bir nostalji yazısı altında '' her yerde kar var ve yazı düşüyor gözlerime '' yaşasınnn

    👶 Tebriklerim gülümseten yazının el sözyaşlarına..

  • 11 yıl önce

    Büyük bir keyifle okudum

    Çok şanslı birisi olarak gördüm kendimi ve iyi ki,sizler leyim

    Çünkü okul ve sım sıcacık bir yuva burası

    Işın Ergüney .öykülerini ve denemelerini okumak benim için bambaşka bir duygu...

    Işın ağabeyim,yağ çekmek için söylemiyorum haberin olsun👧

    BENDE BİR İSTANBUL ÇOCUĞU OLARAK VE RADYO DİNLEYİCİSİ OLARAK ÇOK BEĞENDİM YAZINIZI...KUTLU/YORUM