Şairler Krallığı

Ülkemizde birlikte yaşadığımız, kuşaktan kuşağa geçmesi gereken bir söz ustalığının göbeğindeyiz ve özgün şiir üretene, gerçekten çözüm öneren kalemlerin kısır kaldığına tanık oluyoruz. Buna yol açan nedenleri bulmak isteyen var mıdır? Kimin şairliği, diğerinin üzerindedir; bilen var mıdır? Kim, kime ödül vermelidir; kimler gibi yazılmalıdır; özgün olan özgür müdür; soran var mıdır? Çekilen sanatsal sıkıntılardan dolayı yazılar yazıyorsunuz ve basılıp kalanların bulmaya çabaladığı çözüm önerilerini duyurmaya çalışıyoruz şu sayfalarda.

'Şairliği kendine olan' kişilerin kurduğu meyve bahçesinden birazcık sebeplenmek, kolay değil; çünkü neredeyse onlar gibi yazmalısınız, onlar gibi de düşünmeli, hatta onların altında kalmalısınız. Telli gibi ödüllü şairlerin şiirlerini irdeledim; sizden farklı yazdıkları söylenemezdi; şairlerin dünyasına yakın olmak, şiirlerimi tanıtma yolu bulmak, belki de bir kitaba doğru ilerlemenin dehlizlerini araştırmak amacıyla, bir keresinde ödül törenine katıldım; biraz izledim; kendimi dışarıya zor attım! Sanki aynı okulun üniforma giymiş öğrencilerini, aynı felsefenin çıktılarını izliyor gibiydim orada. Çarpıcı yazsanız da, şiirlerinizde kendi özgünlüğünüzü katsanız da, artık bir tarzınız olsa da; onların savunduklarına paralel yazmanız gerekiyordu.

Ay ışıklarında, plajlarda yapılan şiir toplantılarında kendi şiirini okutmak için sıra bekleyenler; oranın müdâvimlerine, kodamanlarına, arkadaş bulma meraklılarına karşı sanat savaşı içinde olurlar genelde. Başkasının bayrağını kuşanıp kabristana gidenler de, hiç farklı değillerdir. Diğer yandan 'kendi kültür düzeyini başkalarının üzerinde gören' veya bu tür dostlukları 'üstün kültür emâresi' olarak etiketleyen nice kalemsilerin içinde ülke sorunlarını irdeleseniz, kendi şiir tarzınızı oluştursanız, hatta nice çözümler önerseniz bile; mevcut çetenin içine girmedikçe, krala tâbi olmadıkça, "Şairiyya"ya giremezsiniz; girseniz de, sadece yeni bir kalem kölesi olarak satılırsınız!

Bir tür krallık gibi; kralın görüşünü yansıtan; onun diliyle konuşan, kendi dilini unutmuş askerler olarak şiirde yer almak; sanatın yücelemediği, gerçekte şiirin öldüğü, kalemlerin klonlandığı bir ülkeyi betimler. Oysa bu ülke, sadece bir süreliğine ayakta kalır; kendi toplumunu batırır, diğerlerinden geride tutar, cehâletin krallığına dönüşürdü yönetimi.

Emir üzerine şiir mi yazılır? Bir sorun olarak işaret edilene, hangi özgün kalem şiir yazar? Esasen birey kadar farklı görüşlerin ifade edilebildiği yerlerde ancak çözümler gelebilir, şiir demokrasisi işleyebilirdi. Krala soytarı olarak gelen bir kalemin ürettiklerinin, kralın gücüne güç kattığını, toplumla ilgilenmeyeceğini; sorunları ört bas edip, kralın çıplaklığını gösteremeyeceğini bilmiyor muyuz?

Bu bağlamda; tarafsız ve kendine çalışmayan, öbekleşmeyen ve topluma kendini adamış şairlerden oluşan, yahut şiir birikimini irdeleyecek güce erişmiş kişilerin yönettiği, sanatı üste çıkaran jürilerin baskın olduğu bir yapıyı nasıl kurabiliriz? Böylesi bir kurumu, elbette ki buna ihtiyaç duyanların veya içinde narsistlerin bulunduğu bir şiir mafyasının kuramayacağı da açıktır. Ancak çoğu kere çabaladığımız üzere, paylaşımlarla yaygınlaşan bir ağın oluşturulmasıyla; aksaklığı gören bir kamuoyunun oluşturulması, mevcut kurumlardaki çatlak seslerin güçlendirilmesi veya akademisyenlerden destek alınmasına varan yaklaşımları da beraberinde getirmesi umulur.

28 Ekim 2014 3-4 dakika 64 denemesi var.
Beğenenler (3)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (12)
  • 10 yıl önce

    Merhaba sayın Fatih Yalıner,

    1/2

    Efendim, doğru ilkeler var şu kalem işinde, biraz da başka kulvarlarda gözüken hassasiyetler, yahut kalemin amacının berraklaştırılması gibi..

    Eğer hedefimiz, yani hedef kitle "okur", yani halk ise; ona uygun yazarız; yazmakta olan şairler kitlesini ise "es" geçeriz.

    .../...

  • 10 yıl önce

    Merhaba sayın Fatih Yalıner,

    2/2

    Burada, her iki odak için de iki karşıt doğrultunun irdelenmesi zorunludur:

    Hedef kitle; a) gerçek okur: çözmek istediği olayları çarpıcı bir yolla (sanatla) almak isteyen nişan tahtasıdır. b) sanal okur: paylaşımlarda onların yazdığı gibi yazarsanız, hatta onlarınkini onurlandırırsanız sizinkini yüzeysel okuyan / okumadan favori ilan edenler; basılı yayınlarda ise başkaları diyor diye satın alıp, okudum diyenlerdir.

    Şairler kitlesi; a) gerçek şairler: tarihteki olayları çözüp anlatırken sanat yolunu kullananlar ve önerenlerdir. b) sanal şairler: birbirleri için yazan ve yapay onurlandırılanlar olup, geçicidirler.

    Bu saçakların altında biraz daha berrak düşünebiliyoruz ancak. Şairin tekniğini görüp, dili kullanmasındaki ustalıkları öğrenip, kendi dünyanı anlatmak istiyorsan; anlattığın dünyanın da çoğu insanın dünyasındakilerin düşlenebilir bir benzeri olduğunu ve çözümlemeleri içerdiğini biliyorsan; şairlik işi tamamdır gerçekten de..

    Katkılarınız için çok teşekkürler. Selamla.