Sema Enci'den "Babama"
Babacığım;
Seyyah bir gezdin sen, yarın gece oluyordu, ben saçlarımda şefkatinin renk-renk yansımalarını sayıyordum.
Gurbet; adı sanı her dem beni sana kilometrelerce uzaklaştıran gurbet, söyleyemedim bulunduğun yerin adını, r'ler dilimde düğümlenir...
Küçüğüm ben söyleyemem derdim.
Şahidimdi ebruli nakış yastığım bir de annemin peri kızı masalı, tuza bandım ezberledim.
Alnında tomurcuk teri silerken sen, insanlığımın en kutsal vazifesiydi sana 'babacığım' demek.
En çok fırçasında duydum özlemini,
Kağıdın yanık kısmıydı saçların ve ne zaman fırçayı alsam elime
Tutuşurdu kanım bir melodi olur akıp giderdi gölgen
Çok kavga ettim bilir misin yan sınıftan kızlarla, en yakışıklı benim babamdı.
Anlatırdım sana gülerdin
Annem göz ucundan gülerdi.
Güvendi yiğit duruşun.
Yolculuğun tanımıydı isminin yankısı.
Ben hep sokak ışığının ısıttığı sokaklarda bekliyordum seni.
Penceremin önü desen Beyazıt yeşili...
İlle de; bisiklet yürümeleri dizimde bıçak yarası gibi dururken, senden artakalan mağrur ve zarif başarı öykülerini anlatıyorum çocuklara.
Öğretiyorum babacığım,
A ile b rakamlara bölünüyor, her karışında bu toprağın yeni nesillerine erdem abidesini anlatıyorum.
Sevdim kalemi kâğıdı
İnceden bir yol çiziyorum kendime;
'ak güvecin kanadına
Nasırlı elleri ile
Hayatı çizen adam,
Ne çok vardın hayatımda'
Gelinlik tacımın yansımasıydın sen,
Emeklerin bu yaşında huzurlu bir nefesi hep katık etsin ömrüne,
Hasret ve sevgi ile ellerinden öperim
Sevgiyle kal...
Selam,
Bu fikri ilk duyduğumda yadırgamıştım. Zaten hep öyle olur. Ben gibi sıradan insanlar önce önyargılarını temizler düşünmek analiz ve terkib edebilmek için. Henry Ford diyor ki: "eğer insanları dinleseydim daha hızlı koşan at icat ederdim".
O misal.
Konu güzel. Özellikle benzetmeler çok hoşuma gitti. Beyazıt yeşili kesif bir betimleme ve imgeleme olmuş. Hakikatten harika. Özellikle Sema Enci'nin küçüklüğünü ve hayallerini tasvir eden bölüm.
Cemal Mıhcı'yı tanıyan tanır. Sema Enci profili benim için başkadır. Heyecanı ve doludizgin karakteriyle hep zihnimde kalmıştır.
Bu benim gördüğüm yani bana yansıyan ... Bir de onun bile bilmediği var o ayrı.
Teşekkür ediyorum, Tebrik ediyorum,
Saygılarımca😎
Sevgili Cemal kardeşim. Bu üçüncü mektubun. Önce doğrusu nasıl aklına geldi bu tür yaratı.,hayran kaldım. Gerçi sanatçı ruhunu biliyorum ve yine biliyorum ki bu sayfa sana çok yakışıyor. Turganyev Babalar ve Oğulları yazarken nihilizmi incelemiş ve nihilist bir kahramanı bize aktarmıştı. Sen bir çocuğun ruhuna inebilmeyi başardığın kadar bir anne ya da babaya bizim içimizdeki tutuklu kalmış duyguların da demir kapılarını açıyor, onları özgür kılıyorsun. Söyleyemediklerimizi söyetiyorsun. Kafka'nın roman kahramanında annesinin ölümüne ağlayamayan bir insanın çözümlenmeside annesinin ölümüne gülmesinin altında yatanı ortaya çıkarması gibi sen de de bütün söz özlemlerimiz yazdığın mektuplarla artık dışa vuruyor ki bir sonrakini bütün duygusallığımızla bekler oluyoruz. Kalemin eksilmesin eksilmesin ki biz duygu insanlarının bam telleri yazılarınla titresin.
Lal kesilir dilim...Baba olunca mevzu..
hele ki yastık altı düşleimde özlemi birikirken...
Sema'ya ve size teşekkürlerimle ve saçaklanan ahımla kaçayım iyisi mi...
bostancı'da bir gece içinde iki bilmece oturdular çay içtiler gönüllerinden geçtikçe
cemal mıhçı yine'sin...
bir babadan kızına bir kızdan babasına, bu duygular ve iç seviler...
ahhh! mıhçı ahh!
Her gün girip okuyorum bu yazıyı. Her satırda aitliklerimi topluyorum.
Ve büyük bir muhabbetle saygılarımı bırakıyorum hem sayfaya hem de sayfanın sahibi güzel insana...