Adı Selma/Huzur

...Ve otobüsteyim

özlüyorum bazen uzun yol yorgunluğunun getirisini ; cam kenarından seyre daldığım düşüncelerimi silip atan boş arazileri ,köhne evleri, yanıp sönmüş tarlaları ürküten sıralı dağları ve karanlığı...


yanımda oturanda kadın, ömrünün yarısına gelmiş buğulu gözleri şavkı vuruyor cama tekmelenmiş bir kedi gibi iç çekiyor arada. Yüreğimde bir cızırtı, olmasa da mendili ellerimi uzatmak istiyorum yanaklarına ve kopuyorum cam ardı sürüklenmeler den. Başım dönüyor göz kaçamaklarımla fuşya rengi dudakları Ağustos sıcağın da ayaz sarkıtıyor ağız kenarlarına -Tanrım donuyorum hıçkırıkları kesiyor elimi ayağımı ..
koltuk sırtında ki; karakutuda besbelli efkarlı bir şarkı tekrar tekrar yapıyor parmakları ve göz yaşı karışıyor kulaklarına -Ee kadın incinmişliğime bu kadar dokunma. Hayli aradan sonra, mola...

Henüz içmeden çayımızı çorbamızı ''zaman tamam'' diyor muavin tüm dağılmışlığımı yorgunluğumu ve gözlerime çakılan biçare kadını sürüklüyor ayaklarım. Ne zaman sızma ışık kalmış daracık koridorda hatırlamıyorum ve mendilsiz kadın, çantamdan ıslak bir mendil çıkarıyorum onlarca soruları şıkıştırarak arasına

-Buyrun
-Çok teşekkür ederim ama ölmek istiyorum
Alyansını fark edip
-Kocan mı ?
Diyorum.

Aldatılmışlığını, yediği onca dayağı, gördüğü zulmü, okşanmamış ruhunu, gülümseyerek olgun bir tavırla anlatıyor kadın, alay fırlıyor yok saydığı güzelliğinden. Lakin üç çocuğum var derken düğümleniyor nefes borum çünkü kadın intihar eceliyle konuşuyor. Kaçıyor aklım, pelte dilim çaresize öyle sessizim...

Bozuyor sessizliği

hırpalanmış ruhumla çözümler üretmeye çalışıyoruz her inişin bir çıkışı atasözü sürekli dilimizde ve her gözgöze geldiğimizde iyi biliyoruz su götürmez bazı izler iki iki dört rakam her çocuğun ısrarıdır sırt sırta anne- baba ve yaşam... Hayal kaçkını değiliz ikimizde Seyahatinde omuzlarının ağırlığını taşıyan kadın görmediğim valizinde kimbilir tıka basa ne çok gerçeği...Onunla bende ağlıyorum şimdi...Aldırmadan maskaralarıma.

Ezilmişliğine, bezginliğine cesaret saydığı ürkekliğine doğru bildiği yanlışlarına kısaca ıslak bir mendili dokunduruyoruz bir hayatın can damarına dalıyoruz üç çocuğunun fotoğraflarına devam ediyor yaşam çıkıyoruz özel den istasyonlar,dağ, tepe sürate takılıyor yıldızlar ramak var mecburi istikamete
suskunluğu bozuyor


-Adım Selma
Yorgun selamlıyorum
-Memnun oldum adı kadın olan kadın
İstemeden ve hiç dilim sürçmeden süzülüyor dilimden sözler
-İyi bak kendine.
Hoşcakal.

Evim'e giden yollara bakıyorum ve dört duvarla çevrili evimin çatısına.... Bütün kiremitlerin rengi kırmızı..... Ve suskun sokak araları...

11 Temmuz 2010 2-3 dakika 10 öyküsü var.
Beğenenler (6)

Henüz beğenen olmamış :(

Yorumlar (9)
  • 14 yıl önce

    hayat bu ne öyküler her anına👍kutlarım

    beyenerek okudum

  • 14 yıl önce

    Anlatım şiirsel, etkili. Gereği kadar insan olması yasaklı, gereğinden fazla kadınlığa sürgün edilmişliğin kısa,tanıdık ve hiç bitmeyecek -bu gidişle- öyküsü. Sonrası? Herkes yoluna.Acımasızca mı? İnsanca mı?

    Tebrikler ve saygımla...

  • 14 yıl önce

    Değerli yorumlarınıza çok teşekkür ederim

    Sevgilerimle...

  • 14 yıl önce

    kutlarım harkuladeydı efendim. nice balarılara aslı hanım