Aldatılmış Kadının Öyküsü 1
Dalgalar kıyıları kamçılarcasına vururken,Hande halen unutamadığı ölmüş babası için akıttığı gözyaşını siliyordu.Sahilde uzun bir yürüyüş yapmıştı;ama yinede unutamıyordu.Rüzgar uzun siyah paltosunu savururken sarı saçlarıda bu rüzgarda yaprak misali uçuşuyordu sanki.Nemli havada ela gözleride nemlenmişti.Zayıf,uzun bedeni yetmiş yılın yükünü taşıyormuş gibiydi.
Uzun bir süre denizin esintisini hissederek ve arkasındaki meşe ağacının kokusunu içine çekerek sakinleşmeye çalışıyordu.Aylardan nisandı,daha yeni çiçekler açmıştı.Rengarenk çiçekler...
Biraz daha sahilde bekledikten sonra eve gitmeye karar verdi.Önce elli metre uzakta bulunan durağa doğru yürüdü.Durağa vardığında üç adam ve bir kadın vardı.Bekledikten sonra otobüs geldi.
En son kendisi bindi.Mavi çantasından cüzdanını çıkarıp bir lirayı şofüre uzattı.Yolculuk biraz uzun sürmüştü kendisine.Mahallesine gelmişti artık,evine giden dar sokakta yürümeye başladı.Karanlığın içinde ve sokak lambasının loş ışıkları arasında yürüdükten sonra oturduğu ve üç ay önce babasını kaybettiği evine gelmişti.Önce anahtarla açmak yerine zili çalmak istedi;fakat sonra fikrini değiştirip anahtar ile kapıyı açtı.Çelik kapıyı açarak içeriye girdi.Evin ışıkları sönmüştü,annesinin uyuduğunu düşündü.Yinede yatmadan önce annesine iyi geceler öpücüğü vermek için annesinin odasına gitti.
Gece lambası camlardan yüzüne yansıyordu.Hande anlamıştı ki annesi yatmıyordu.Biraz daha kapıya yaklaştığında odadan sesler geliyordu.Hande titrek bedeniyle anahtar deliğine yaklaştı.Delikten baktığı an şaşkınlığa uğradı ve eliyle ağzını sımsıkı tutarak gözlerindeki akan yaşı durduramadı.Gördüğü şey bu hayatta başına gelen en büyük felaketten ikincisiydi;çünkü ilki babasını kaybetmesiydi,ikincisi ise annesini şuan yabancı bir adam ile koyun koyuna olduğunu görmekti.Evet,yanlış görmüyordu.Annesi yabancı bir erkeğin kollarındaydı.
Önce kendi kendine bunu babama nasıl yapabildi diye içinden geçirdi.Sonra hızlı bir şekilde evden ayrıldı.Az önce yürüdüğü dar sokakta şimdi koşuyordu,hemde çılgınlar gibi.Bir yandan koşuyor bir yandan da ağlıyor.Babasına mı üzülmeliydi,yoksa kendisine mi?Artık annesine karşı ne bir kin ne de sevgi kalmıştı;çünkü bir kin beslerse günün birinde o beslediği kin sevgiye dönüşebilirdi.Bu yüzden hiçbir şey ona karşı hissetmiyordu.Bundan sonra artık ne yapacağını düşünmeliydi.Eve dönemezdi.Daha yirmi iki yaşındaydı ne yapabilirdi.Bir bankın üzerine oturup düşünmeye başladı.O kadar dalmıştı ki sabah olduğunun farkında bile değildi.Sonra yola devam etmeye başladı.
Liseden sıra arkadaşı olan Serdem'in yanına gitmeye karar verdi(Serdem,Handenin liseden sıra arkadaşıydı.Handeye göre daha çirkin,kısa,şişman biriydi.Saçları cehennem karanlığı kadar siyahtı,gözleri ise ölüm çukuru gibi karanlıktı.İçindeki kötülük yüzüne yansımış gibiydi).Serdem hiç erkek arkadaşı olmamasından ve Handenin güzelliğinden dolayı Handeyi çok kıskanıyordu.Bu gidiş hande için hiç iyi olmayacaktı.Artık bazı şeyler değişecekti ve Handeyi çok kötü bir yaşayış ve cehennem bekliyordu.Kapıdan içeriye Serdem Handeye 'hadi gel'dedi ve Hande başından geçenleri Serdem'e anlattı.Serdem Handeye evinde kalabileceğini söyledi;fakat bir şartı vardı...
(devamı diğer bölümde)
öykünün girişi güzel,usul usul tasfirlerle başlıyor.ardından hızlı bir gelişme kısmı.bir şok sahnesi.Serdem hakkında kişiliğinin başta verilmesi öyküde olabilecek gizemi hemen ele vermiş.bunun yerine onun kişiliği hakkında küçük ip uçları verilebilirdi.Serdem yerine de başka bir isim kullanılabilirdi sanki... kalemin daim olsun devamını bekliyoruz.
ooook super olmuş abi ugurlar. Yureyin derd gormesin!
Sevgili Kadir.Oldukca basarılı bir çalışma.Yaşını gözönüne alırsak, ilerde kuvvetli bir kalem olabilirsin diye düşünüyorum.Benim sana nacizane tavsiyem çok oku ve çok yaz.Yazarken önce kurguyu netleştir kafanda, sonra acele etmeden yaz.Bunu sağlarsan öykü su gibi akar ve anlatım kusursuz olur. Çarpıcı bir konusu olan bu öykünü ben çok beğendim.Devamını dilerim.Sevgilerimle