Bak Ay Sırıtır Pencereme

Bak Ay Sırıtır Pencereme




''şiir nedir '' dedi

öyle böyle şair değil

kalemi kılıç gibi biler

yüreğinden ciğeri sönmüş hayata

ne lütuflar dökerdi

vurulurum bin yerimden

üstelik kaç devi devirmişti elleri

sevdalı tümcelere

meselesi derin dipsiz kuyu

tas tas iç

savrul hayatın içine

hayret

nasıl mutluluğu çekmiş sürme diye

oysa efkarlı gözleri kirpikleri ukteli

hep feleğin çarkını ötelemiş beriye

ele verdi kendini hayat çizgisinde

yumruk gibi kelimeler nutkum da dizildi

utandım yok ötesi çaylak ellerim

ömür diye bulandı şiire

dilimse kekeme

fakat

kabıma sığmayan kelimeler türedi

sanki yazınca başım göğe erecekti

hiç cevher olmadı başım

papatyadan tacım da olmadı

hiç mi hiç...

Yemediğim ekmekti şiir

boğazımda kalan berrak su

ummadığım ömrümün

renk cümbüşü

abartısı düşümün

düş ki kimsenin normali olmak istemeyen

ne var ki böyle desem

bazen çingene giysili

bazen zil takılı etekleri

olmaz olsun şu dürtü bak

yok mu babamın kaburgasında sıkışıp kalan sevgisi

hele hele canımın benden gidişi

çaresizliğimin yedi düvel belası

dinimin beş vakitsizliği

üstelik şiir mutluluğum olmadı hiç

neden

Bir gün

çarşambayı sırtlanıyordu gece

ha masal ha gece

prenste masal elbet

lakin prenses oldum üç beş kere satır aralarında

o' günden beri dahada asılırım şairliğe

mesela kafam güzel dedim de

akıl payımın devriyesiz hali

geç kalmışım kerem ateşine

-aman yarabbim

hayal ne güzeldi...

aslında özüm bir çiğ tanesi kadar özeldi

yinede gitti işte

hislerim sefil

örselendi her kelimeyle

gülmek lazım yani kader vurdu on iki den

belki en büyük nefret ayrılığa şiir yazmak

en büyük yazdım ruhum çekildi

yazınca ölüm kapıyı zamanında çalacak sanıyor insan, uyuşurdu beynim

gudubet saatlerin keşliğiydi sanki

sel misali yazdım

gören olmadı

zaten başımı da koymadım

cümlelerimde dağıldı yastığım

evet sevdaya yazmak bambaşkaydı

taş misali kırıldı kalemim

sonra yüreğime kazdım

şiir bağdaş kurup geceye

tütünümün el çabukluğu

zıkkım hayatı sarmaktı nefesime

nasılsa şafakla dönerim kendime

uyanır göz bebeklerim

fırça el mahareti

çok basit mesele

çünkü hep makyajlı kadınım ben

yazamadıklarım beynimin tahtasında bölüm bölüm

neresinden tutsam darmadağınım

hoş yazdıklarımdan utanırım

zaten şairden utanırım

mesela annemi aldığımda yüreğimin köküne

tutamaz kimse ne rezil ne kepaze benzerlik

hadi gel de merhamet eyle şiirle

-- off sen ağlama

ay varmadan sehere

yeminle esir edeceğim bütün kelimeleri şiire

ağlama anne dedim ya

yazmak has yürekliye

belki bir gün...

-şairim ne olur beni duldan da sakla

sarılmalıyım kaleme

bir bakışın kibrin de ezile-ezile

acemiliğim bitecek belki ya mezarda

yada kokuşmuş hayatla uyumum da

şimdi yaman vakit

anla dem dem içinde


-ağarma aymaz gece bin sitem üzerimde

şairim vursan ölen namert inan

kim bilir ölmeden yazarım

''Ben yandım eller yanmasın'' diye



bak ay sırıtır pencereme...




Aslı Yeniay

12 Şubat 2011 2-3 dakika 10 öyküsü var.
Beğenenler (9)

Henüz beğenen olmamış :(

Yorumlar (7)
  • 13 yıl önce

    bu uzun yazıları okumak normalde sıkar beni o yüzden sınemayı kitap okumaya hep tercih etmişimdir. ama böyle güzel anlatımlar bulunca tekrar düşünmeye başladım ön yargılarım hakkında.

    tebrik ve teşekürlerimle Aslı Hanım

  • 13 yıl önce

    Dilrubacım hoşgeldin

    Mehmet bey çoğunluğumuz siz gibi düşünüyor aslında ama mutlu oldum öykümü beğenmezize.