Çığ Aksi Sessizlik
Önce çocukluğu büyütür ki kişiyi; nazarımda büyüttüğüm kadar vardı , aynı zamanda avukattı edebiyat öğretmenim boyu posu kadar yüksek düşünen , ayak sesiyle bile çelik merdivenler ören...
(çok hayalperesttim ve öğrenmeyede çok hevesliydim )
O' , en çok sevgiye duvar ören insanlararın tabiatının tersiydi, yumak yumak yücelttikçe yüceltirdi sözleri kısaca hayranlık ziyadesiydim
(Aptal ben, salıncağa taşırdım sözlerini , söylediği her kelime uzadıkça uzar bölerdim gecenin harelerine
Sonuç; - bende büyük insan olacağım
O zamanda nasihatlar verirdi babam alkol kokan nefesiyle ki tanrımı severim birde canımı var edenleri büyük insandı babam elbet babalar sever çocuklarını)
Hiç unutmam; kompozisyon dersindeyiz;
başarısızlığın öz sebeplerini anlatıyordu tüm can alıcılığıyla öğretmenim ve Umut'a sordu nasıl başardığını Çünkü ; Umut'un her yazılısı On numaraydı ( Hatta unutmam sokulurdum Umut'a O' nunda babasının zaman zaman nefesi alkol kokardı )
Sesi yükseldi öğretmenimin
- Fakülte mezunu mu ailen ?
- Çok mu zenginsiniz kuş sütüyle mi besleniyorsun?
-Başın mı okşanıyor her gün?
...
Birden sessizlik bozuldu
- Sadece çok seviliyorum
Dedi Umut
- Başarabilmem için gözlerimin içine bakıyor annem , babam ve yoksulluğu çok iyi biliyorum öğretmenim...
(Tüm sözlerle kamçılandım neydi eksik olan, hatırlıyorum içime neden ağladığımı ve sözleri geceye taşıdım yine; hayallerime üşüştü uykusuzluğum
- Bende umuttum aslında ve asl olan bütün babalar ''aslan kızım'' demeli kızıl gün akşamları olsada)
O gün aniden aile toplantısına karar verdi dilinden bal damlayan öğretmenim, ''ailesiyle gelmek isteyen gelsin kalabalık oluruz fakat; hiç bir sakıncası yok'' Dedi...
Çabuk geldi hafta sonu bende gittim
...
Tüm kalabalığı selamladı tiz ama dingin sesiyle bir şarkının ezgisi gibi anlatmaya başladı ve düşünceleri bir bir paylaştı eni sonu
Sanki programlı gibi Umut'un babasına döndü
- Ne iş yaparsınız beyefendi
- efendim oturduğum binanın kapıcısıyım
(Çığ aksi sessizlik)
- Umut bir tek sizin gururunuz değil aynı zamanda okulumuzun gururu çorabınızı çıkarın, ayağınızı suya koyun ayağınızın suyunu içeyim... Dedi
(Kanım dondu koskoca öğretmenim)
ki;
- Estağfurullah
Diyen ses oldukça mahcuptu , utandı umut
(Sevmek ve sevgiyi yeterince verebilmek sarı liraları olan kariyerden ziyade iniltisiz Güneş, gözü insanın yüreğinin kökünün heybeti demekti...İçimden bir ses dedi ki; keşke sevmeyi anlatsa bütün dersler hatta başaramadığım matematiğin Pi sayısı bile, ah keşke...)
Toplantının notu çok fazlaydı , çok...
?
( O sene den sonra, Umut' u görmedim tabi öğretmenimide, hiç zayıfsız aldım karnemi babam ,beni çöpten sakınırdı zira ergenlik bana çok yakışmıştı ne düşünürdü bilmem ama babama göre kariyerden daha şık duracaktı beyaz elbisem... Siyah- Beyaz'dı ödülüm. Oysa sevmeyi öğrenmenin basamağındaydım...
Beynimi kurcalayan soru işareti; Umut hala mutlu mu ?..Kim bilir O'nu nereye götürdü sevgisi)
Ne yazık hayatın çemberinde toz olur kimileri ve hep mahcup birileri... Kendimi bilirim and içtim her ne olursa olsun dupduru seveceğim tıpkı Umut'un babası gibi lakin sevmek çok türlü ...
Çok çok güzeldi...Gönülden tebrik ediyorum sizi.
Sevgili dilek, Melek hoşgeldiniz
Sevgilerimle 👍
günün öyküsüne ve yazarına teşekkürler...
Teşekkür ederim Bulut var ol...
👍 enfes olmuş yüreğinize sağlık candan kutlarım
selamlarımla👑