Güzel Çirkin
"Bu kalabalıkta neyin nesi? Yüzlerini hiç görmediğim ya da hayatımda bir defa karşılaştığım insanlar ortalarda dolaşıp ?'öksüz'' diyorlar bana. On yaşında bir kızın öksüz kelimesinin anlamını bilemeyeceğini hiç düşünmüyorlar mı bunlar? Annem ve babam yabancılarla konuşmamamı söylemişlerdi, onları dinliyorum ama bunca insanın bizim evde ne işi olduğunu da merak etmiyor değilim doğrusu.
Nerede kaldılar altı üstü bir bisiklet almaya gittiler. Sahi bu insanlar neden ağlıyor? Üstelik bir de garip garip sesler çıkarıyorlar.
Bu kadının ağzından çıkanları kulağı duymuyor herhalde. Annem ve babam ölmüş mü? Bütün bu insanlar kafayı yemiş olmalı. Ölmek neydi ki? Sonsuz bir uykuya dalıp cennet denilen o güzel yere mi gitmek? Hayır, hayır; beni bırakıp hiçbir yere gitmez onlar."
Annem ve babamı kaybettiğimde on yaşındaydım. Trajik bir olaydı. ?"Öksüz" kelimesinin anlamını o zaman öğrendim. Feci bir trafik kazası sonucu hayatlarını kaybettiler. Yaşamak için hiç bir şansları olmadı. Bir günde kimsesiz kalıverdim. Çok fazla akrabam yoktu. Olanların birçoğu da benim bakımımı üstlenmediler. İşte o zaman yeni bir söz daha öğrendim ''İnsan eti ağır gelir.'' Fransa'da yaşayan Selçuk amcam haberi duyar duymaz Türkiye'ye geldi. Hayatta anne babamdan sonra sevdiğim tek varlığım. Bizden çok uzakta olmasına rağmen asla unutmadı. Emanetim diye sarıldı boynuma. İlk defa o zaman ağladım. Annem ve babamın asla geri gelmeyeceğini o zaman anladım. Amcam hiç vakit kaydetmeden cenaze işlemlerine başladı. Bense günlerdir tek kelime konuşmadım. Sanki boğazımda kocaman bir yumruk konuşmamı engelliyor gibiydi. Sadece dinliyor, görüyor fakat susuyordum.
Cenaze işlemlerinden sonra mahkemeye başvurdu amcam vekâletimi almak için. Aylarca yanımda kaldı, beni bir gün bile yalnız bırakmadı. Oradan oraya sürüklendim durdum, Acımı yaşamaya hiç fırsatım olmadı. Üç ay sonunda bütün işlemler bitti. Eşyalarımı topladık. Ertesi gün vedalaşmam için mezarlığa götürdü amcam beni. Sadece uzaktan uzun uzun baktım toprağa. ?'Hadi kızım gitmemiz gerek'' diye seslendi amcam. O an boğazımdaki kocaman yumruk yok oluverdi. Ya burada yalnız korkarlarsa, toprak sıcak tutuyor mudur ki? Geceleri üşür mü ölüler? Günlerdir biriktirdiğim onca soruyu bir anda çıkarıverdim ağzımdan. Amcama baktığımda ağlıyordu. Üşümezler kızım. Onlar hep senin yanında, bunu asla unutma dedi amcam.
Fransa'ya vardığımızda sessizliğime tekrar gömüldüm. O zamanlar amcamın küçük bir şirketi vardı. Benim için bir dadı tuttu. Sevgi anne; orta yaşlı üstünde anne kokusu olan biriydi. Onu görür görmez kanım ısındı. Belki de annemin şefkatini özlediğim için bir anneye benzettim, aslında bilmiyorum ama sevdim işte. Çok fazla konuşmuyordum. Diğer çocuklardan çok farklıydım.
Amcam Fransa'nın en iyi okullarından birine yazdırdı beni. Kısa sürede de Fransızcayı öğrendim. Tabi ek kurslar sayesinde. Bir yıl benim farklı bir ülkeye ve farklı bir düzene ayak uydurmamla gelip geçti. Amcam her ölüm yıldönümlerinde annem ve babamın mezarlığına götüreceğine dair söz verdi. İlk ölüm yıldönümlerinde sözünü tuttu amcam beni annem ve babama götürdü. Başuçlarında otururken onları ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Onları gördüğüm o son gün gözümün önünde canlandı. Sonra amcamın babama ne kadar benzediğini fark ettim. Bu güne kadar bunu nasıl olmuştu da düşünmemiştim.
?'Canım annem ve canım babam; sizleri öyle çok özledim ki. Amcam yokluğunuzda çok iyi bakıyor bana, her istediğimi alıyor, en iyi okula gönderiyor ama içimde öyle büyük bir boşluk var ki bunu hiçbir şeyle dolduramıyor. Anne baba sevgisi olmadan yaşamak ne kadar zormuş. Benim adımı koyarken bu denli üzerime yakışacağını düşünmemiştiniz sanırım. Artık kızına Hazan demiyorlar ?'öksüz'' diye kötü bir isimle çağırıyorlar. Amcamda Hazan demiyor. Beni emanetim diye seviyor. Öksüzdense emanet ismini daha çok sevdim ama siz bana Hazanım derdiniz ya çok özledim be anne çok özledim be baba. Sizden sonra kimse bana Hazanım demiyor. Dese de sizin kadar içten diyebilir mi bilmiyorum. Sizi çok seviyorum ve sizi asla unutmayacağım. Rahat uyuyun.''
?'Hadi kızım gitme vakti.''
Birinci Bölümün Sonu
Ve yine Bir Efsun Deniz hikayesi..Umarım arkası çabuk gelir meraktan çatlayabilirim : ) Şimdilik güzel gidiyor. Tebriklerimle canım 👍
Saol canim. Dogruyu soylemek gerekirse kafam rahatken cok sık yazamiyorum biliyorsun. Devami en yakin zamanda insallah
Bir çocuk için oldukça hüzünlü bir durum, hem annesini hem de babasını aynı an da kaybetmiş olmak. Daha sonrası işler yoluna girse de hayatın geri kalan kısmının çocuk üzerinde ki psikolojik etkileri insanın üzerine yapışıp kalacaktır bir ömür boyu. Tebrikler Efsun içtenlikle...😅👍😅
🙂🙂 çok hüzün, çok hüzün...
sevgiyle kalın.
Teşekkür ederim. Hem yorumlarınız için hem de günün yazısı olarak laik görenlere.