Ağıt
...
seni öyle koymuşlar anne
görmüşler
çırılçıplak soymuşlar
üstüne sular dökmüşler
okumuşlar etmişler
gömmüşler
beni öyle koymuşlar anne
uzak bir şehrin terkisine
vebalini göğsüme sarmışlar
seni benden sormuşlar
bilmemişim
sen söyle anne
sahi öldün mü
üşüdün mü korktun mu
tanrıları gördün mü
bir oğlun vardı
bildin mi
öyle gittin mi
...
istanbula bir gemi geçiyordu
içinde ben yoktum
sokaklar yürüyordu
gecenin ışıkları düşüyordu pencerene
herkes biliyordu
sen ölüyordun
hasretlik ağır geliyordu
sen gidiyordun
bekliyordun biliyordum
dalda kiraz oluyordun
düşüyordun
ben susuyordum
bir acı batıyordu göğsüne
aramıza mevsimler giriyordu
saçların dökülüyordu
kemiklerin acıyordu kendine
yaşlarına bakıp gülüyordun
seni bir ben anlıyordum
kimselere söylemezdin biliyordum
cümleler birikiyordun geldiğim güne
gelmiyordum
...
geçti mi anne
çaresizliklerin bitti mi
gözlerin alıştı mı karanlığa
gitmek iyi geldi mi
geçti mi anne
hasretin acıları dindi mi
toprak altında ağlar mı insan
ölmek iyi geldi mi
sustu sesler
vebali boynuma bu hasretin
utanırım derdimden
ağır yükümden
sen altında yerin
bir dünya gamı
taşıması zor geldi mi
bitti mi anne
beni çağırdığın anlar geçti mi
gelecektim biliyorsun
gittiğine değdi mi
...
gecenin yanına oturmuşum
artık duymadığın rüzgarın sesini duyuyorum
düşse yıldızlar yeri var
gökyüzü üstüme çökmüş
çıkamıyorum kendi içimden
aklım düşüyor anne
çocuklaşıyorum
bir nefes hepsinden korkuyorum
koşsam istiyorum
parmaklarımla kazsam toprağını
sen olsam bir an
tutsam doğursam seni
kalksan istiyorum
en gerçek yalnızlığıymış insanın yaşamak
sen öldün
ben yaşıyorum
...
bu ceset sen değilsin anne
kanserli bir et yığınıydı bu seni öldüren
sen anılarsın şimdi
bir çay koyup oturduğumuz
gecenin bir yarısı
bitirip sigaramızı
dışarı çıkmalarımızsın
ağladıklarımızsın sen şimdi
başlayıp bitiremediklerimiz
bir yol bulup gelmediklerimizsin
bu mezar bu toprak
sen değilsin
bu okunan dua bu yemek
bu duran kalabalık
bu boş ev
sen değilsin gömüp bir dağın eğine terkettiğimiz
bir nehrin kıyısından
sürükleniyor düşlerim
kokun tütüyor anne
elim değmiyor
yetişemiyorum anne
çocukluğum ölüyor
...
bacakların ağrıyor mu yine
yine mi tutuldu omuzların
çok mu ağır geldi yaşamak anne
topraklar altında kaldın
vah benim annem
gözleri güneş annem
yıldızlara eş annem
gül annem güler annem
vah annem vah beni
öldüreler o an beni
tutun bir nefes kılın
annemin göğsüne koyun beni
'annemin göğsüne koyun beni' insanı şiire çeken eşsiz mısralardan birisi. çok değerli bir şiir. teşekkür ediyorum şair..
'Bu mezar bu toprak sen değilsin'
Bazen bir dize bile başlı başına şiir oluyor..
Çok uzun aralıklarla okuyorum şiiri. Ne gücüm yetiyor şiire dair bir yorum yapmaya ne de bilgim.. Dönem dönem okunası oldukça başarılı oldukça gerçek oldukça okuruna mâl olacak yüksek rütbeli dizeler.. Bir oğlu bir kızı olan anneler.. sonsuz tebrikler.. Yeniden yorumlamak üzere.. Başarınıza çiçekler efendim🍀 Ağrıyan canıma annemin toprağı.
tebriklerimle
Kutlarım şair ...