Akıl

Sen gittin ya;

Şeytana teslim oldu düşünceler, 

Düş perdem aralandı, 

Karşımda pamuk teniyle ay yüzlü dilber. 

Er mektubu yazıldı bu gece, 

Okunmaya hasret cümleler, 

Öyle hasret ki inceden iki damla yaş düştü nokta yerine, 

Uçları yakıldı sıgara dumanıyla bu gece, 

Öyle narin aç ki zarfı, 

Sanki geceliğin ip askıları omzundan düşüyormuş gibi sevgili, 

Dudaklarımla muhürlemişim, 

Sanki beni öpüyormuşsun gibi aç çarşaf çarşaf hasretimi, 

Okurken ağla ikimizin yerine, 

Sende Bi sıgara yak benim gibi... 

Sen gittin ya, 

Kıyıya vurdu tüm yunuslar, 

Romollo alabora oldu, 

Kapitalizme yenik düştü ütopyalar... 

Şimdi dolar rezervi arıyor Amerika! 

Alaska ana baba günü, 

Güney kutbunda filler sevişmekte..  

Gerçek artık 

O mizah dergilerinde güldüren hikaye, 

Bahtsız bedeviler göç eyledi  petrol çukurundan..

Sen gittin ya, 

Heryerde Bi perişanlık var, 

Belkide benim gözümden dünya boku yedi de.. 

Sen getir gerisini zaman.. 

Ve akılı kaybederiz... 

Napolyon ParaParaPara! Dedikten sonra Marsilyada giyotin e vurdurur.. 

Taze bir devrime hazırlanırken, 

O güzelim pariste lağım kokusu... 

Tolstoy kuru ekmeğe talim ederken, 

Dostoyevski, 20. Yüzyıla inat kömürle yazıyor eserlerini... 

Ben delirmişim çok mu? 

Şimdi kışın ortasında soğuk suyla gusul alıyor ruhum, 

Tecavüze uğramış tüm duygularım, 

Annem bile değer biçmişken sevgisine, 

Neye gerek delirmemek? 

Bi çam ağacı, defne dalı aralığına sığdırdım dünyayı, 

Gerisini dünya derdi olan düşünsün, 

Yaşasın yarın bayramı!