Aşk-ı Name
Şiir kokulum
Unutma!
Buğulu camların arkasından
Ne acılar
Nede dökülen gözyaşları gözükür.
Hele hele bir de!
Dünden kalma ayaz hayaller
Yüreğimin cümle kapısında
Ayağı kırık sandalyede
Gece nöbetlerindeyse
Sorma?
Sorma sakın! Bir daha
Karanlık gecelerimin
Sessiz misafirlerini
Akşam olunca
Kapı tokmağını vurmadan
Süzülür girerler içeriye
İlk önce
Sessizlik
Kulaklarımda ki uğultuların
Eşliğinde çılgınca
Sevişir sensizliğimle
Ne kadar gözlerimi kapatsam da
Gidişin gibi gelir dikilir
Göz perdelerime.
Bir biri ardına sıralanır
Saf tutar sana ait
Pelesenk kelimelerim
Bana itaat etmez olurlar
Ve!
Yatağın ucuna kıvrıldığımda
Konuşmaya başlarım
İlk önce buz tutmuş duvarlarla
Sonra komedinin üzerinde duran aplikle
Elim varmaz söndürmeye
Tütün kokan loş odamda
Kapağı açılmamış kitaplarım sıraya girer
Sonramı? Sonrası bir muammadır
Senin için yazılan şiirlerin satır aralarında
Sıkışıp kalırım.
Sen gibi!
En çok sevdiklerine dokunamam
Elim varmaz
Korkarım izin silinir diye.
Cancağızım
Uzun zaman oldu
Hatırlarmısın bilmem
Bizim postacı Rıza beyi
Senin gibidir
Her defasında
Gözleriyle konuşur sorar!
Geleni o bilir
Gideni de ben
Gelen derken?
Gelen yok ki?
Yazmayı ne kadar çok seversin bilirim
İnadındandır yazmazsın
Halbukisi bir satır üç kelimeye bile razı idim
?'Merak etme iyiyim''diye.
Ama ben!
Rıza beyi her görüşümün ardından
Kâğıt kalemi alıp
O sokağa bakan pencerenin önünden
Sana yazılan
Bu kaçıncı mektuptur
Pullanıp
Kapağı açılmadan saklanan
Onu bile hatırlamıyorum.
Olsun be gülüm olsun
Ne çıkar!
Ben yazayım da
Sen okumasanda olur.
Elbet bir gün
Bu kapının tokmağıda çalacak
Ve! Rıza bey nerede olduğunu dahi
Bilmediğim yerden
Bana yüreğinin ezgisini getirecek.
Kapı önündeki merdivenlere oturup
Beyaz zarfın içinde ki
Yazdıklarını okuyacağım
....Özlemle
Bahçeye diktiğin
O en çok sevdiğin
Yaseme'nin kokusu gibi
İçime çekeceğim
Kinini, nefretini, hasretliğini
Unutamadığın
Söyleyemediğin
Bize ait ne varsa.
Satır aralarına düşen kelimelerinle
Demleyeceğim gözlerimde aşkı
Sonra!
Arkasına bile dönüp bakmadan giden
Birisini bekleyeceğim
Beklemek bu kadar mı acı verir
Bu kadar mı yakın eder
Yokluğunun düş kurumuna
Ya gelecekti, gittiği gibi!
Ya da yasemin kokulu mektubunu
Gönderecekti
Sobası yanmayan bu evde
Kaç kış!
Bahçedeki çiçeklerin çiçek açmadığı
Kaç bahar geçti
Ama!
Yokluğun ile sınandığım bu evde
Hiç bu kadar
Güzel değildi
Ne çiçeklerin rengi
Nede kapı önündeki çocukların bağırmaları.
Bu sokakta
Güne damğasını vuranı
Beklemek lazım
Dakikası şaşmaz
Gözükür köşe başından
İstanbul beyefendisi
Rıza bey ve mahallenin çocukları.
Gerçi bu günlerde biraz keyifsiz
Nedenini de söylemiyor
Hayır ola
Dediğimde dertleşir helalleşiriz diyor.
Her defasında
Kendi kendime söylenmiyor da değilim hani
Meraklanma yakında kokusu çıkar
Çıkardaaa
Şu benim mektuptan önce çıkmasa bari diyorum
Gülme yüreğimin kıymetlisi gülme
Vallahi de zor billahi de zor
Alt tarafı bir mektup
Üç beş satır yazılı diyeceksinde
Gel de bana sor
Bir satırın bile neler anlatmak istediğini.
Her neyse balım
Oyalama beni
Saat on kırk beş
Bahçe kapısına çıkmam lazım
Şimdi gelir Rıza bey
Damat adayı gibi
Bu gün heyecanlıyım
ilk defa seni bu kadar çok istiyorum
Sussss sus ne olur
Mahallenin çocuklarının
Bağırışmaları gelmeye başladı şimdi
Çıkar köşeden Rıza bey.
Ve!
ilk defa elini havaya kaldırıp
Mirim mirimmm
Beklenen geldiiiiii
Demesiyle sanki her şey durdu bir tek
Rıza beyin gözleri
Ve elinde salladığı mektup vardı
Gözlerimde.
Yanıma yaklaşıp
Mektubunu verdiğinde
Aslında bir haber değil
İki haber getirmişti Rıza bey
Sevindiğim kadar da üzüldüm
Demiştim sana yaa
Okuyacağım
İlk ve son mektubun diye
Malum olmuştu galiba bana
Rıza bey
Tekavüte ayrılmış
Neden diye sorduğumda
Aslında ayrılmak istemiyordum
Çocuklar okuyor zor olacak ama
Dayanamıyorum artık mirim üzülüyorum
Felaket habercisi gibi hissetmeye başladım
Eskiden Postaaa dendimi
Yaşlısı, genci,
Bekarı, nişanlısı
Asker yolu bekleyeni,
Anasından, babasından haber bekleyenler
Koşar gelirdi şimdi öyle mi yaaa
?' Haciz kağıdı'' taşımaktan bıktım
Her gece rüyalarıma giriyor
O ilk an gözlerdeki şaşkınlık
Arkasından ?' Allah belanızı ?' versin diye
Söylenen sözleri
Kulaklarımdan çıkmıyor
Buraya kadar mirim buraya kadar
Bu gün son günüm
Hakkını helal et
İçim rahat artık sanda mektup getirdim yaa
Şimdi ölsem de gam yemem artık..
Hadi bana eyvallah
Seni bırakayım şimdi yalnız
O beklediğin ile baş başa.
Rıza beyin
Gidişin ardından
O unutulmaz an gelip çatmıştı
Titreyen ellerimle açtığımda mektubunu
Şaşırmadım desem yalan olur
Kaç kere okumalıydım
Kaç kere okuduğumda
Ne söylemek istediğini anlayacaktım
Bilemiyorum ama
Yüreğimin kadınından
Gelen mektupta döneceğinin habercisiydi
Bu kadar mı anlamlı olabilirdi
Böylesi güzelmi olabilirdir bir mektup
Şimdi susuyorum.
Bir daha okuyacağım
Bir daha okuyacağım
..................................
Adamım
Senin
Kadar
Bende
Özledim
Sende bana ait
Ne varsa özledim
Gözlerinde ki beni
Kulaklarındaki
Haram hecelerin sesini
Teninde ki kokumu
Biraz aşk
Birazda ayrılırken
Kan akıtan gözlerini
Ne bileyim?
Çok mu istedim
Giderken bıraktığım bunlar
Hala namuslumu
Bıraktığım gibimi
Yoksaaaa
Afeti devran bir bedende
Benden sonra
Günahlarımı giyindi !...
Senin gibi yazamadım amaaa anladığın dilden yazayım dedim
Kaleminden düşenlere sözüm geçmez ama cevabını beklerim....
Seni ilk gün ki gibi seven
Kadının.
Yüreğimin nikahlısı kadınımmm
Bu gün
Yatak odamızdaki
Küs olduğum
Boy aynasına baktığım da
Söyleyebiliyorum eskisi gibi
Avazım çıktığı kadar
Bu gün
Mutluyum arkadaş mutluyum......
Yüreğine sağlık sevgili kardeşim uzun ama bir yudum gibi içilesi şiirdi, kutluyorum, sevgi, saygı, selamlarımı gönderiyorum
"Mutluyum arkadaş mutluyum"
Birinde bin yaşayış vardır belki geride kalmış bir arayış ama finalde de olduğu gibi mutluyum dedirtiyorsa insana gerisi vız gelir bana
seğ ol arkadaş sağol.