Aşk Ve Şarap
eteğini çektikçe kızılı dökülür günün
gelgitten ateş olur denizin yüzünde gül
atık bir naylon muyum , eline düştüm suyun
ağında çırpınırız gebe bir balıkla dünün
aşk, ahımızı daha çok alır
ten ıslak, emdiğim her ateş ışıktan çürür
gün uzanır derinilere kuytuyu alev bürür
denizin yüzünden sıyrılırsa sisli tül
uluorta kuşlardan bizi bir utanç alır
öpsem dudağını ısırır dikenli bir gül
kaşını yıkma, yetim bakışım yaralanır
acile düştü bu aşk ,canım elinde kalır
sen bir kadeh tut , kanımdan aksın şarap
bağ bozumum başlamış kalbimin hali harap
denizin derisinde titreyiş, içinde bir ter tadı
suyun altındaki telaşta soluksuzuz benle balık
bir mantarlık yaşamdır, yandım ateşinde bağın
balık İbrahim , İbrahim balık, şaraba girer adı
ağzımda ateşten bir şıra kalır
balıkla mercanız , aşığız , ışığı suya gömdük
kırmızı ateş içerek aşkta çok rüya gördük
şiirin eşref saati...
şairi şahsen tanımadan, sadece şiirlerinde verdiği doyumsuz duyguyu yaşamak başka keyif, birde şairinin karşısına geçip hayatın değişik yaklaşımlarında izlenen görselliği bire bir yaşamak çok daha büyük anlam katıyor dizelere...
aşk ve şarap... başlığından finaline kadar içinde bütünleşen şiir. ve ben sadece başlğına saatlerce yazmak isterim. aşk kendi içimizde büyüttüğümüz ve olgunluk devresinde tadına vardığımız bir duygu. şarap ise yılların içine işlediği ve tadını verdiği eşsiz tat. ikisini birbirine bağlayıp vermek, yani aşk ve şarap bir zaman sonrasının tadını vermesi için hazırlanmış biri kalp biri meşe içinde olgunlaşan iki doyumsuz tat. aşk tam bir şarap tadındadır evet. bunu söyleyebilirim. şarabın kalitesine göre bu her zaman değişgendir. tıpkı yaşadığımız aşklar gibi kimi acı bir tat bırakır damağımızda mkimi eşsiz bir tat. ve aşkın rengi gibi şarabında rengi kırmızıyla daha çok bağdaştırılır. doğru şarap nötr durumda aroma ve bukesini asla şişede vermes doğru bir kadehte verir. tıpkı aşkda öyle değilmidir.
(1) aklıma geldikçe yazacağım...
Özür dileyerek...
Düştü düştü toprağa bir damlası hasretin ağaçlar özlem kokar şimdi aman rüzgar esmesin değmesin burnuma o narin kokun
sakın!
bir tabut olsa bedenin bu kuşların ağıtlarıyla kafama sıkın...
zeytin çekirdeğinde kümelendi o yüz yaprağı okşayan suda kaldım senin tenin kadar sıcak aşk yokluğun kadar yüzsüz ve ben varlığının karşısında rükuda kaldım...
17...
Böyle üstatlara yorum yapmak mümkün olmuyor.
sadece okuyup mutlu oluyorum okuyabildiğim için.
Saygılarımla.
Sevgili Sait hocam
Güzel şiirinizin üzerine gölge düşürmeden birkaç dize de ben eklemek isterim müsadenizle..
Veda
Ne sevdalar el açtı Dilendi aşk aşk diye Bu nasıl sahilsiz tecrit denizidir ki Hep sana varmayı düşlerken Sen beni dilencilerin eline Nasıl da saldın gittin
Saygı ve sevgiler hocam
Yapma şair, böyle dizeler yazma. Ne güzel, "cam cama, güm güme " geçip gidiyorduk. Şimdi, yaradılışı, yaşamı ve tüm inançları baştan alıp yorumlamamız gerekecek. Canım buna dayanacak kalp, kaldıracak beyin de; haşa, sümme haşa... Ben kutlamayı bıraktım, alkışlıyorum. Nicelerinde buluşmak üzere...