Aşkın Rüzgara Örüyor Ömrümüzü
Sunu;
Baba;
Şiir yazmalı,
Aşk her şey(mi)dir/fa/sol
Işık idil...
Kalın bir çizgi ile cümle alem raks eder kıyısında
Güneş yolunu şaşırmış
Bunca gün
Bunca insan
İşvesinde kalem edasıyla örüyor rüzgara ömrümüzü
Kör bir baykuş gözünde bilmişliğin vardı
İnadına üç kez öttü mü İsrafil suru gibi
Ne yapmalı
Ne etmeli
Karanlığı yırtmalı
Ağlamalı kirpiğin
Fasılasız şarkılar 'Eylül üstü'katre katre inmeli sinene
Gecedir
Örüyor lüle lüle saçlarında yarını ellerin
Misket tadında her şehir
Şu karşı sokakta cebimden kumbaralar seçiyorum
Boş
Yanağıma dokunuşların üzerine birkaç bozukluk
Ve dört mevsim
İnadına inatçı burcun
Ayrı düşen
Aşk/ın
Benliğime aç
Sana tok-luk..
Gecedir
Ateşe verdiğin yarın yanarken
Sulara sol ezgisinde sus çekiyor ela gözlerin...
zeka başkalarını aptal görecek insan müsvettelerinde olmayacak kadar haysiyetli bir kavramdır. ve şiirse herşeyden önce insana yazılır,bazıları gibi anlamını kendisinin bile bilmediği bir kaç yabancıdan alınan sözlerle "sen ne anlarsın ki" küstah ve ahmaklığı ile anlayan anlar duruşuyla yazılmaz. insan önce kendi tabiatını,kültürünü bilmeli ve yaşından büyük lafların altına girmemeli...
önce kendi soyunu okumalı... türk edebiyatının en bilindik şairleri lafı dolandırmadan,parçalamadan,katletmeden yalın ve harika bir tonla yazarlar...
arda kalanlar gelir geçer. en iyi şiir örnekleri de türkülerdir.
türküler neden sevilir bilir mi patavatsız şair müsvetteleri?
yalındır,yaşayacağı ve yüzyıllar boyunca yaşatılacağı öyle yabancı bilmeyen,yabancı hayranlığı ve densizce savunurluğu yapmayan,duygusunu benimseyen halkına yazıldığındandır.
bir "orhan veli,nazım hikmet,atilla ilhan,murathan mungan" ve daha niceleri neden şairlerdir de işin içine gizem katayım derken kaybolan sözler yazanlar sadece yazandır iyi düşünmelidir haddini bilmez yorumcular...
ve tabi ki en tabi haktır beğenmek ya da beğenmemek. beğenmedim dediği için bir okuru akılsız yerine koymak ahmaklıkla eş değerdir...
Şiirden ne anladığınız, hayal gücünüzle nereye varabildiğiniz ile sınırlıdır. Şayet bunu başaramamışsanız, sözde yanlış yazım ile küçük klavye hatalarını gündeme getirmek çirkindir. Keza yorumları hatır işine bağlamak da ayrıca bayağı bir davranıştır. Evet, israfilin "sur'u" kuş gibi ötmeyecektir, ama şair istersen bunu kuş sesine, isterse de "ney" sesine benzetebilir, bu hususu edebiyorum yapabilme adına kurcalamak acizliktir. O zaman "şalgam gibi koparmıyorlar kellesini adamın"
ben gördüm, şalgam gibi koparılmıyor evet, patlıyor bamba, yitiyor can, ya da asıldığında da öyle, ya da "kara kadifeden bulut" betimlemelerinde de aynı eleştiriyi getirelim o zaman, işte bu dipsiz kuyuya taştır, çıkar çıkarabilirsen... Bir şiire ne için kime yazılmıştır ithamı da nedir, kime yazıldığını anlamamak mı, haddi olamadığı yere kabullenmemek mi, öyle yağma yok arkadaş, okuyacaksın, anlayacaksın... Ozan Emekçi ne güzel demiş; "Çakalı çukalı kızdıran dilim" pişmiş aşa soğuk su katmak denir ya hani işte, ya da (kapamayın şığın önünü) filozof diyojen' in iskender' e söylediği gibi," gölge etme, başka ihsan istemez"
............
Şair, kendisinden beklenen rasyonel ve cesaretli tutumu, eserlerinde olduğu gibi, yorumlarında da, üslubunda da göstermelidir. Örnek olmalıdır, halk neyi istiyor, neden prim kazanırım kaygısı ile değil, halka yol gösterici ve ışık tutucu duruşlarla var olmalıdır. Sanatın her türlüsü öyle değerli bir nimettir ki toplumlar için; İlhan Selçuk; "Aptallığın, budalalığın, bayağılığın, üçkağıtçılığın egemenleştiği toplumda, karikatürün şimşeği insana bir oh çektiriyor" der karikatür için, şiir de en az karikatür kadar aklıbaşında ve derin nefesler aldırır toplumlara. Bu şiir derin nefes aldırıyor.Ama ne tehlikelidir ki, şairlerin üzerine basmaya yeltenip, yükselmek gayretinde olanların, kitleleri etkileme çabasında olanların, sayısının arttığı zamandır. Edebi eleştiriye açık olmaktan dem vurup, sonra şiirden,şairin geçmişine ait psikolojik tahlil yapabilme yeteneği, daha önce de söyledim, gene öylerim, "kendi kanatları ile uçabilen bir kuş olmak yerine, bal etrafındaki budala sinek kalabalığı olmak" tır.
Bugüne kadar seçilmiş nice şiirleri beğenmedim. Lafımı etmedim. Laf edenlere değer vermedim. Ateş düştüğü yere yakar kendi yaktığı ateşte yananların avazlarını takip ettiğim şairlerde gördüm mü dayanamam.
Neden mi bu kadar değer veriyorum? İnsanları seviyorum da ondan elbette. Bazıları vardır küfre şayan olsa bile onlara küfür edilmez. Bilirim ki onlara edilecek hakaret hakarete hakarettir. Tek bir şiirini oku aman ben beğenmedim o oldu bu oldu kıskandım ama çaktırmamak için böyle sebepler buldum getirdim ya biraz medeni olun arkadaşım. Şiiri oku hemen Fuat Köprülü kesil! Bu ne ya? Siz İbni Sina'nın Aristoteles'i anlamak için sözlerini kaç kez tekrar ettiğini bilmeden, buraya gelin laf atın, ee tabi siz şiirleri beş dakikada yaz at millet okusun o olsun bu olsun sanıyorsunuz değil mi? Kaç yıllık demi olan bir şiire de böyle rahat rahat eleştiri yöneltebiliyorsunuz... Psikolojik - sosyolojik ve estetik konusunda bir dehasınız ya. Oh ne ala , ne ala. Nadanların sohbeti vesaire kıvılcımları.
Amaç bellidir. Gaye beygir gözlükleriyle dörtnal koşan insanların nezdinde bir nebzecik değersiz ve biteviyedir.
İmgelemi, kurguyu anlamayan, anlamaya çalışmayandan ne beklersiniz?
Hiç!
Voltaire çok tatlı söylemiş yahu: "Akıllı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların abuk subukluklarıyla başa çıkmak zorunda olmalarıdır"
Daha akıllıysan salakları takmazsın bile.
Uzak doğu felsefecisi Lao Tzu şöyle diyor "Bilenler konuşmuyor, konuşanlar bilmiyor." Ben de bir bilmeyen olarak konuşuyorum. He valla hep böyledir zaten.
"Dummheit kı¤mpfen Götter selbst vergebens" Tanrım ne kadar doğru! Ama ne şükür ki bin gerizekalı bir tane akıllı etmiyor. Henüz mührü bile kurumamış nice insan gelir de meyveli ağacı sesleri az çıktığından mütevellit taşlarlar( hıyarlar : )) )
Okumak yazar ile okuyucu arasındaki mülakattır. Bu mülakata (bana göre mükafat) idrak kapasitesi ve şuuru yetkin olmayanlar bulaşmamalı. Altının kıymetini sarraf olan bilir.
"Adam ne diyor yahu" Tarafsız olamam, şunu yapamam, aman ne biçim , daha iyileri olabilirdi. terelellileri. Bir kazığın ağır hamlelerle vücuda zarar verişinin fizandan kopan yankısı ...
Diyecek söz yok. Şiiri şairler yazmamalı! Milletin ağzı torba olsaydı pazarcılar siyasi lider olurdu elbette. Üslubu kavrayacak kadar ussal problemi olanlar yazar durur yazar durur. Şairin cevabı olacağını sanmıyorum doğrusu.