Ateş Kuşları
Sığınacak kapı mı var şu dünyada,
Yüzlerine birer birer çarpılmayan,
Örülü kaderlerini aşındırmayan,
Haraç mezat bir pula satılan,
Bazen görmezden gelinen,
Bazen de bilerek duymazdan..
Acımasızlığın batağında debelenen,
Hayatın kötülüklerini hazır olda bekleyen,
Adam olmaz bunlar denilen,
Fukaralığın tekmesine yenik,
Sokağın adaletine teslim,
Her sabah kaderinin bestesine mahkum,
Uçurtmasız düşlerinde yarından mahrum...
Bayram seyran nedir bilmez gönülleri,
Varsa yoksa ekmek kavgası ömürleri,
Kim ısıtabilir ki soğuktan buz kesmiş elleri,
Ana kucağından bihaber öksüz,
Baba ocağından derbeder yetim,
Sıcak bir yuva kokusuna muhtaç her daim,
Her seçiminde vazgeçişi gören,
Köksüzler adları kar küresinin mahpusu,
Ellerinde yılların kurumuş pası,
Yüreklerinde hayatın topaklaşmış nasırı,
Zor bugünden inan yarını,
Havadaki uçan kuşun sırdaşı,
Geceleyin gökteki her yıldızın yareni...
Acının en derinine şahit gözleri,
Hüznün en dibine de yürekleri..
Soğuk betona yalınayak basmak mı zor,
Akşam yırtık battaniyenin altında aç uyumak mı,
Zaman silmiyor ki öyle kolay kuytu yaraları,
Verilmiş her sadakada çiğnenmiş hatırları,
Pamuk ipliğine bağlı kağıt mendilden hayatları,
Yaşıtları oyun oynarken sokaklarda,
Onlar her gün mecburen ışıklı kavşaklarda,
Sırf doysun diye harabe nefisleri,
Kimseye tamah etmeden susar dilleri,
Sur diplerinin virane müdavimleri,
Kim bilir belki denize ulaşır bir gün;
Gül suyuna batırılmış naif sitemleri...
( Sokak Çocuklarına ithafen Ateş Kuşları dizisinden esinlenilmiştir.)
Günün şiirine layık görülen şiirimi okuyan ve beğenen herkese teşekkür ederim...