Avcı
Canım keklik istedi ava gideyim dedim
Hava sisli mi sisli, yağmış elli metre kar
Daha yolun yarısı bütün azığı yedim
Çağlamış bizim dere yokuş yukarı akar.
Dokuz tane ördeği düşürdüm ilk atışta
Av dedin mi hiç kimse rakip olmaz yarışta.
Gidince az öteye gördüm bir alageyik
Tüfek dilini yuttu elime bir taş aldım
Uzunca boylu idi üç yüz kilo üstelik
Tam isabet ettirdim hemen yanına daldım.
Bir çığ indi ki dağdan yönümü bulamadım
Zor kurtardım canımı geyiği alamadım.
Az öteye varınca baktım etrafa şöyle
Orada bir solukta ördekleri pişirdim
Besbelli acıkmışım dokuzu gitti öyle
İçince bir tuluk su, yolu bile şaşırdım.
Uzanmışım öylece biraz güneş çıkınca
Elbet dönerim eve avlamaktan bıkınca.
Baktım ki yedi aslan biraz da korktu gözüm
Kaptım yerden odunu üstlerine yürüdüm
Atladılar üstüme sandım kırıldı dizim
Kimini tekmeledim kimini de sürüdüm.
Diğerleri de zaten haşmetimden kaçtılar
Kefeni iyi yırttım hepsi çok da açtılar.
Tam yola çıkmıştım ki eve gideyim diye
Bir hışırtı işittim çalıdan öte yanda
Evdeki çocuklara olsun diye hediye
İki dağ keçisini yakaladım son anda.
Kısmet bu kadar deyip yükü sırtıma sardım
Üç günlük yürümeyle köyüme ancak vardım.
Yürü Mustafa Doğan! Keklik senin neyine?
Şairden avcı olmaz kalem oynat sen yine.
Eskiden insanlar bir av hikayesi anlatırlardı .Fıkra gibi birşeydi el kol hareketleriyle biri anlatır diğeri hele biraz küçüt derdi.O günler aklıma geldi.Sizin şiiriniz de pek güzelmiş.Birde güzel yorum eklenince.Daha bir güzel olmuş.
Avcıların palavrası bol olurmuş amma siz gerçekleri yazmışsınız, şaka bir yana tebessüm ettirdi şiir, güzelde, kutlamak lazım saygı ve sevgiyle...👍🙂👍