Ay Işığı Sagusu
I
yanıtı olmayan, dilsiz bir soru var şimdi
zulasında bir hayat eskitilmiş bu şiirde
ay ışığı yıkarken kendini gözlerimde
kapamışım gecenin üstünü fersiz hayallerle
mazi bilerken kendini, ömrümün biley taşında
yaşanmamış hayat artığı günler
ıssız bir takvim yaprağında oksitlenirken
sevgimin beyaz bulutlu sözlerini katlederken
kan mürekkepli kalemlerdeki mavi isyanlar
tutunduğum o dalgın gülüşlerde mühürlü,
hala gözlerin
II
kıraç bir umut tarlasının verimsiz çığlıklarına
yağmursuz tohumlar serpilirken, yüreğimden
yazgımın çeliğine su verilirken, gözyaşlarımla
miş-li geçmiş zaman eklerinde unutulurken
dudaklarımız damgalı, günahkar yeminler
tuttuğumuz dileklerin yıldızları kayarken
son kullanma tarihi geçmiş andımızda
helal et
dudaklarıma içirdiğin dudaklarını
helal et
başımı yasladığım dizlerinde bıraktığım,
yorgun ağrıları
helal et
içime sinmiş yangınımın sen kokularını
çıplaklığında öldürürken seni, sımsıkı sarılmalarımla
terindeki tuzu basarken, dokunduğun yerde açtığın
harf harf sen kanayan, dudak yaralarına
ne olur helal et
açtığın yaralarımın, onulmaz acılarını bana
III
bir gidişin, yok edici fırtınasına kapılmadan önce
adımızı ayrılığa yazdığımız, o kahpe, lanet gecede
dalgın, nemli, puslu bakışlarla uğurlarken sevgimizi
yıllardır aynı yere gitmekten yorgun, merdivenlerde
ellerimde, çaresizliğin kördüğümleri parçalanırken
ayakbağı gibi, dalgın gözlerini bağlamıştım
asfaltların bağrına çaktığım, mecalsiz ayak izlerime
herşeyi azalta azalta tükettik, savurganca
sen kendinde mağrur, ödünsüz, sarp bir ruh
ben deli dolu
hayatı afacan bir çocuk gibi
çemberinde çeviren, hayta
sapanımdaki boş vermişlik taşlarıyla
gözlerinde kırdığım kristal gözyaşların
üzgünüm, n'olur beni affet
hayatın kementi geçmiş boynumda, açarken ayrılık çiçekleri
çek al ayaklarımın altından, şu deli gibi dönen dünyayı
IV
başımı vurduğum hatalarımda, birikirken isyanlarım
gırtlağıma kadar doluyum ulan
anason kokulu bu isyan hayatı içmekten
bir gelişin sen kokan gizemsel şiirine
mutlanan dizelerin baharlarını ekerken , beklentilerim de
anlamsızlığın içinde köklenirken herşey
benim kurguladığım senaryoda
ütopik küçüçük bir sahne
başrolde hayat ve ben
bir de tamamlanmamış
kara kalemde tükenen başsız bir resim
hadi gel sarıl bana, önce öp beni
sonra sıkıca öldür yeniden
son bir kez daha öleyim senin ellerinden
La Rochefoucauld´un sözlerinde tutuşuyor gece
hiç bir zaman sevemeyecek insanlar var aramızda'
V
acaba ben mi sevmeyi beceremedim?
ezbere, tersinden yaşarken herşeyi
yoksa buz tutmuş duyguların kutbundaki kalbin
üşüttü mü, dondurdu mu sevgi kanayan yüreğimi?
bilmiyorum?
VI
çözümsüzlüğün denklemleri kurulurken
hendeklerinde umutlar katlettiğim
görücü usulü yaşanmış hayatımda
hala kayıp harfler var alfabemde
nasıl kurarsam kurayım cümleleri
her harf bir anlamsızlığın oltasında
yem oluyor, devrikliğine cümlelerimin
gece kara tülünü giydirirken
karanlıklar prensesi başsız balerine
rüzgar söylerken yalnızlık operasını
akordu yitmiş notalarını
parçalarken kulaklarımda sadistçe
eteği rüzgarda hafif açılan
ölü düşlerin imgelerinden kalma
hayalının utangaç siyah kalıntıları
patlarken aynada
kara barut kokusunda ki
kirletilmiş oksijeni nefeslerken, acizce gecede
hatıraların hapsedildiği resimleri azad ederken
gözlerinde güneş kutsanmış meleğin ardından
hiç bir şey sonsuza dek masum kalmıyor
gaipten gelen seslerin tecavüzünde ruhum
mistik şiirlerle kirlenirken
uğruna saç sakal ağarttığım
dinamitlenmiş hayaller eğelenirken keşkelerde
bütün renkleri kirletilmiş
gökkuşağı renklerini soyunurken
ellerimin ökçesine yapışmış nasırlar
öğretilerini ezberletirken, acımsı çığllıklarıma
kaçıncı levelindeyim
baharlarında bir ömür biriktirdiğim yazgımın
VII
bir tren daha kalkıyor yalnızlığın istasyonundan
onca sallanan eller arasında
tanımadık yüreklerin simalarında
buruk bakışlı çizgilerde, mahsur kalmış gözyaşları
hiç gelmeyen baharlarca mahzun edilmiş , mülteci özlemler
garazlı bir ihalede peşkeş çekilirken ayrılıklara
yüreğime yaktığın devasa nevruz ateşi
yanarken tutuna tutuna ciğerime
kendi nefretimin ateşinde üşüyorum
yürüyemedim sonuna kadar
kollarında seni tattığım lanet düşlerin
solgun gülüşlü sabahlara
dökerken mancanalar, zehirli sütleğen gözyaşlarını
dört tarafı acılarla çevrilmiş, sürgün odasında
bu şiiri sağarken, harflerin körelmiş gögüslerinden
bir kuş sesine doğuyor güneş, sancısız
onca sigara izmaritinde tükenirken nefeslerim
ciğerlerime zorla aldırdığım soluksuz soluklarıma
katranlı nikotin, ölümün akt resmini çizerken
ahlarımın içine gömüp kendimi
bembeyaz bir buluta yazıyorum
beyazına sürgün dilekler bağlanmış
beyaz yazan kalemle 'Ay ışığım neredesin?'
22.12.2008 03:08 Detmold
Bu zamana kadar onaylanmış 5 şiirim olmadığı için yorumlarınıza yanıt verme olanağım olmadı malesef. Umuyorum bu sefer yorumunuza verdiğim yanıt yorumu paylaşma şansı bulabilirim. Yürek artığı başka şiirlerin kuytusunda buluşmak üzere. Şiirle kalın...
İyi şiirler okumaya devam ediyoruz.
Teşekkürler...
👑