Baş Kaldırıyorum
Baş kaldıracaksın efendi baş, çığlığın sesi kesilmiş homurdanmak yersiz,
bu düzende hak beklersen uğramaz sana,
söke söke almasını bileceksin,
savaş demiyorum seviş de demiyorum,
insanca yaşa yaşat diyorum, sözlerin ve direnişin yırtacak perdenin karanlık yüzünü
ah canına yandığım dünya bıçak sırtında hayatlar,
düşer bir bir serçe kuşların çırpınışları,
yüreğime vurur acısı ,
kıçı kırık bir yaşamın keşmekeşliğinde kızıl bir gonca, deli mayınlar ırgatlığında
ırzına geçilmiş bir toprağın yatağı,
ana rahminden düşen döl israfı, hangi artığın dili,
hangi çarpışmanın yangını, hangi günahın sevişmesinden türedin,
hangi ağaçtan ısırdın,
terazisi olmayan benliğin hangi çalıya dolandı,
hangi ihtirasın şehvetinde uyudun uyutuldun de hele...
unutma ıslanır tenin hırpalanan gök bulutların sarkacında, unutma ki uzun uzun çarpışan yıldızların doğumuna şahit olacak gözlerin,
gerdanının göğsüne iliştireceksin onurlu bir hayatı ve ellerini çekmeyeceksin çocuk gülüşlerden özgürlük kokacak yaşamın
incinmesin diye kır kuşlarına sesleniyorum,
kır esaretinin zincirlerini, yorgun bir martının kanadında tekrar doğacak güneş
ve bir gün lekesiz güne uyanacaksın,
uyan uyanmalısın uykundan...
Mahir’in bir sözü geldi usuma: “Aynılar aynı yere,ayrılar ayrı yere”
Selam olsun ayrı yerde duranlara
Kutlarım Şair .