Bir Affedilişin Yakarışı

Yorucu bir iş günü sonrası,
Raflarda tüketemediğim,
Meze sofralarımda yudumladığım
Şişesinde durmayan alkolik yaşantıma racon kesen acımtırak yüzlere,
Alt geçitleri mesken tutan etleri satılık fahişelere,
Köşe başlarında piçleşmiş köprü altı dipsizlerine tükürerek
Bitmek bilmeyen şarhoşluğumla yürüyorum.
Sövüyorum,
Yürüyorum,
Sövüyorum,
Susuyorum...

Gece boyunca ayakta durmuş bedenimi bırakmıyor tükenmişliğim.
Yorgunluğun hiç bırakmamacasına çullanarak çökmesi
Yıkamaz, yıldırmaz beni...
Nerdeyim, ne yapıyorum?
Günlerden bilmem ne...?
Haftanın bilmem hangi günü?
Kaçıncı uykusuz gün doğumum?

Bilmem ki...

/.../

Güneşin doğuşuna hantal adımlarla sürünmemin
Çimenleri ıslatmakta olan çiğ tanelerime,
Eski bir hicran yarasının da,
Binlerce defa kanayan kalbimin öteki yarısına damlamasıdır hüznüm...
Gece boyunca ayakta durmanın verdiği yorgunluğun üzerime çullanarak çökmesi,
Uykuya defnedilen yolculuklar sonrası
Beynimi vurmuş, kılcal damarlarımı kabartmış, yüzümü soldurmuştu.
Görünen ışıklar arasında yitip giden
Beyaz mermerlerin soğuk buğusunda saklanan isimli yaşayanlara

?Selamun aleyküm ey ehli kabirler? deyip,

Mezarlığın karşısında çiçekli yolda ki ezdiğim kaldırımlar şahidim olsun
İki aydır kesmediğim, kesemediğim
Kirlilikten geçmiş, aşırı kirli sakallarım yüzünden ağırlaşmaya başlayan
Suretimin verdiği rahatsızlık,
Ruhumda yorgun adımları hastalığa meylettirir cinstendi.
Aşırı derece de rahatsız oluyordum.
Hasta oluyordum
Yoksa hasta olan onlar mıydı?

Anlamadım işte...

Yüreğimde kaybolmaya yüz tutmuş,
Eskiye demirleyip,
Yeniye tutunmaya çalışan küçük bir serap görmüş gibisinden,
Yitip gidenlerimin ardından ağlamaklı.
Gözlerim de yaş,
Sözlerimde yaslı sıcak bir telaş ...
Giderek üzülen,

?Hemen şimdi bende ölsem? diye çığlıksı figanlara sarılan

Vücudumda geceden kalma ısrarcı yorgunluk sonrası
Gidenin ardındaki ?sonpişman? ben,
Yetmişlik delikanlıların durgun adımlarına benzeyen
Bir ömre bedel yolda yürürken
Kulağımda cızırdayan müzik eşliğinde,
Bir şarkı,
Bir şiir,
Ve bir satırdaki ?mana olsam? der demez,
Uyuyan ruhumu uyandırmaya kalkışarak

Düşünüyorum;

Biraz sonra eve varmanın,
Sıcak yatağıma kavuşmanın hayaline sarılıp
Küçük bir umut görmüş edasında
Eski kitapların arasında boğulmanın
Ve kaybedilenleri geri kazanmak adına
Durduramıyorum kendimi
Saklansam da, görmemezlikten gelsem de boş.
Ayaklarım ilerlemiyor bir türlü.
Hantallaşan et parçamla boşluklarda ağır aksak kağnıyım şimdi.
Sallanıyorum,
Düşüyorum,
Yıkılıyorum,
Yürüyorum,
Düşüyorum...

Savaş meydanlarında düşmana yenik düşmüş ?Yiğid Mehmedim?

Yüreğime dolan efkarlı cigaramın ateşini merminin sıcağıyla yakıp
Üşüyen ruhumu ısıtmaya çalışırken
Pamuk beyazı dumanında yok olmanın şuuruyla,
İçimde bitmek bilmeyen

?Unutulmuş masalsı günlere/isimlere? susuyorum...

Yitilmişlikler içersinde ?aciz kulum?.
Bitmişliklerde bitiyorum.
Ve yürüyorum...
İçimde batmakta olan güneşe inat
Elimden kayıp gidenler/im için susuyorum
Yürüyorum,
Sessizce ağlıyorum,
Yutkunuyorum,
Gidiyorum,
Ağlıyorum,
Yürüyorum,
Ağlıyorum,

Yorulana dek.

?Ne de olsa kaybeden benim? yine...

Not: Ateşe düşmüş kar gibi eriyorum. Özür dilerim beni affet... (uzun bir süre şiir yazmayacağım ve yayınlamayacağım. sevgilerimle dostlarım...)



NeYzEn..

06 Mayıs 2009 64 şiiri var.
Beğenenler (17)
Yorumlar (23)
  • 16 yıl önce

    [i]bülent sen hiçbirşeyii bizler gibi şiir olsun diye yazmazsın o yüzden özel kaleminn gerçekligin aynasıdır kaleminn.. [/i]

    [i]anladım kardeşim ne anlatmak istedigini merak etme.. ama sen yazz...[/i]

  • 16 yıl önce

    defalarca okudum okudukca daha bir acıdı içim yazmak size yakıştığı gibi yakışmıyorudur kimseye kaleminiz daim olsun o kocaman ve sevgi dolu yüreğinize sağlık şiirleriniz merakla bekleyeceğim bir hayran kazandınız👍👍👍👍👍

  • 16 yıl önce

    ben niye yaşıyorum?

    isimli yaşayanlardan farkım nedir?

    hayatta herkes hata yapar ama affedilmek adına hiçbirşey yapmazlar.

    ben yazdım affetti...

    sustum ve susuyorum...

  • 16 yıl önce

    Bu zifir hatta boşa yaşıyorum. Yoruldum artık. Mezarlığın karşısındaki çiçekli yolda yürüdüm durdum. O kısacık yol bitmedi bir türlü...

    Anlamadım işte...

    Yüreğimde kaybolmaya yüz tutmuş, Eskiye demirleyip, Yeniye tutunmaya çalışan küçük bir serap görmüş gibisinden, Yitip gidenlerimin ardından ağlamaklı. Gözlerim de yaş, Sözlerimde yaslı sıcak bir telaş ... Giderek üzülen,

    "Hemen şimdi bende ölsem" diye çığlıksı figanlara sarıldım durdum.

    Sonra ben nerede hata yaptım. Yoksa hata yapan hep ben miydim?

    Mırıldandım...

    Yitilmişliklerde yittim. Acizliklerde bittim.. Sustum, Yürüdüm Ağladım Yürüdüm Ağladım

    Susana dek...

    Çünkü kaybeden hep benim.. diye...

    Şiir olsun dedim yazdım kendimce.

  • 16 yıl önce

    Bir affedilişin yakarışıdır şiirim, ben şiir diyorum aslında şiir değil basit bir karalamadan ibarettir. Karalamada, hayattan bıkmış benim yorucu iş günleri sonrası, Raflarda tüketemediğim, Meze sofralarımda yudumladığım Şişesinde durmayan alkolik yaşantıma racon kesen acımtırak yüzlere, Alt geçitleri mesken tutan etleri satılık fahişelere, Köşe başlarında piçleşmiş köprü altı dipsizlerine tükürerek Bitmek bilmeyen şarhoşluğumla yürüyorum. Sövüyorum, Yürüyorum, Sövüyorum,

    Çünkü öldüm öldüm dirildim. Yoksa kendimi imha edecektim.

    Kapattım gözlerimi...

    Hayatın hiçliklerine, şerefsizliklerine eyvallah diyemedim işte. Aslında bir affediliş adına o anki buhranımla o anlarımı anlattım. Soğanlı mezarlığından her geçişimde selam verdim isimli yaşayanlara. Ben neden yaşıyorum peki? Kalp kırmaktan başka ne yapıyorum?... dedim dedim sustum, yürüdüm....

    Günleri şaşırdım, feleğimi şaşırdımç acaba ben ne yapıyordum? Neredeydim? onu da bilmiyordum. Yoksa hayattan tokat mı yiyordum? Anlamadım işte.