Bir Aşk Masalı

I.

İki deniz vardı bizi ayıran
Ruhu aymaz teni mavi
Bir de gözyaşlarımla ben yaptım

Öyküler masal, masallar destan
Bir Güneş
Bir Ay
Düşüp martı kanadından
Haleli sayfalara yazıldı

Mevsim
Neşe ve enerji saçan nergislerin ilkbaharıydı
Ansızın çıkageldi Eros
Çalmadan kapımızı
Alabildiğine aşk kokuyordu Smyrna
Batan güneşin altın sarısı ışınları
Aşkı soluyordu yüreğimizde

Akşam sessizliğinin
İlahi törene dönüştüğü o anda
Önce kızıl meltemiyle okşadı saçlarımızı
Derinden usulca
Nefertari'nin ruhuyla taçlandırdı beni
Yedi yer yedi gökler kutsandı
İşte o an
Tek bir ruhtuk sadece
Bedensizdik
Ta ki dökülürken mavi sularımıza dolunay
Yakamozlar yağdı arşıâlâdan
Biz sırılsıklam olana kadar

Cömertti Nil'in bereketi
Coşkun aktı da sevdalandık
Nevbahar sarhoşu nergislerdik biz
Güneşe doğru yükseldiğinde aşkın ezgisi
Tepeden tırnağa aşk kokardı sularımız
Mecnuna dönerdi deniz
Sevinçlerimizi şölen yapar
Ağlardık

Işığın efendisi Ay
Ve biz gölgesinde Amon'un
Secde duran yıldızlarıydık
Yer'le gök arasında asılı büyünün
Uslanmaz çocuklarıydık

Amon ses verdi sonra;
?Ey Smyrna'lı şairlerin babası Homeros
Ramses'e kulak ver
Gölgesinde dinlendiğin
Mis kokulu limon ağacına yazdım adlarını
Görmesen de
Tanrılar adına
Gök Tanrının gözlerini veriyorum sana
Sen de dinle ve kutsa onların aşklarını!?


II.

Ah, nereden bilebilirdim ki!
Gecelerden sonra aşk gibi
Hainlik de çıkacakmış ansızın ortaya
Ölümsüz aşk yerini
Nefretlere teslim edecek
Al kiraz üstüne karlar yağacakmış

Bir vurgun yedim yüreğime
Kurtulamadım zalim ellerinden
Aşkımızı sarmadan kefene
Göğe savurdular küllerini
Ruhumu da beraberinde aldılar
İçimdeki hem sen
Hem de sensizliğimdi kaybolan

Nasıl da göremedim fırtına öncesi sessizliği!
Bakabilseydim Nefertari'nin gözleriyle
Set'in bir kader olarak hazırladığı sonumuzu
Görebilirdim öncesinden

Gecenin kör karanlığında
Batı akasyanın altında yapıldı tören
Bilmediğim bin bir türlü bilmecelerle dolu
Ağıtlarla hazırlandım son yolculuğa
Bu son vedaydı
Aşkıma / efsunlu yaşamıma

Ah, şimdi
İlyada'nın Truvası olsaydım!
Onlara da tattırsaydım ihanet şarabından
Yerini bulsaydı Tanrıların adaleti
Ya da mavi sularına dalıp Akdeniz'in
Ummanlara deniz katacağıma
Nil olup seraplara aksaydım...

17 Mart 2009 İzmir

23 Mart 2009 80 şiiri var.
Beğenenler (12)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (34)
  • 16 yıl önce

    çok hoştu gerçekten günün incisine tebriklerimle sevgiler

  • 16 yıl önce

    Yoluma ışık tutan tüm yorumlarınız için yürekten teşekkürler..ve dizelerimi günün şiirine layık gören herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum..Onur duydum..

  • 16 yıl önce

    Yarı Tanrı ve Tanrıçaların aşkı, aşkı yaşamaya hakkı olmayanların alın terinde kaya tapınaklarına dönüşüyor. Böylesi bir aşk bile entrika, ihanet ve nefret üçgeninde yaşanıyorsa, günümüz sıradan insanlarının bunu yaşamalarının doğal olduğu sonucuna varabiliyoruz, başka bir açıdan baktığımızda. Bir tür yeryüzü aşklarının anatomisi yansımış dizelere. İlk okuduğumda beni hayrete düşüren, yazan kalemin mitlere olan ilgisinin bu derece olguluğuydu.

    Sevilnur'un yüreğinden kopup gelen bu büyüleyici şiiri hayranlıkla okudum. Teşekkürler Sevilnur. Şiir yolun açık olsun.

  • 16 yıl önce

    Bir deniz oluşturacak kadar ruhun döktüğü gözyaşı? İlk dizelerde bunu hemen anlıyoruz. Ayrılık... Büyülü aşk, Smyrna'da başlıyor. Öyle bir ok değiyor ki yüreğe, Eros'un yayından alıyor hızını ve büyüsünü. Sonrasında, ihanetin kadehinden yudumlanıyor ayrılık. Ve bilinen bütün mitleri dolaşıyor yaralı yürek. Öyle ki beş bin yıl öncesinin aşklarında buluyor kendini.

  • 16 yıl önce

    Şairin bu güzel şiirini okumak büyük bir keyifti.İçine içimizde yatan masalların güzellikleri katan şairi kutlarım. Yüreğinize sağlık Sevilnur Hanım.