Bir Kadın/Bir Adam(Paranoya)
I
ılık bir akşam rüzgârında
melankolik; esrik bakışlı bir adam
dişlerinde lâl birikmiş
her asumân gülüşe senfonik bir üryân
hangi şiir içer ki bu yüzü; saçlarında milyon tane yalan
sahte bir muamma arar kaçmak için
bir kalp atışı, küfürsüz bir söz
oysa nahoştur o gece yoksulu şarkıdan
// delirdi mi zaman yoksa vaz mı geçti
o sevdiği erguvan kokulu kadından //
bazen çıplak bir yüz arar
imlâsı kayıp sevişmelerde
avuçlarını sıkar delice
dudaklarına bir şûle düşer
nâr-ı hûşûdan
ve bir sokak lambası ürperir, küstüğü her caddede
bakımsız bir yüzle; dibe vurmuş bir şarkının nakaratını bağırır
o hiç umursamadığı beyaz yalandan korkmayarak
traaa laa la lamm...
II
bir kadın
kül rengi dudakları
irice gözleri ve upuzun saçlarıyla
bir eda doğurur
ölür bir süre yalnızlık...
ve adam aşkı hatırlar
ayıktır dili
koşar bir süre kırmızıya
platonik bir güneşin doğuşunu izler
oysa ruhundaki aşk-ı devrim hâlâ şehrine küs
tükürür geceye; kirli sakalın serseri ihtişamıyla
ne bir ihanet anısı depreşir, nede yeni bir aşkın var oluşu
zamana tetiktir gözleri içindeki en afâklı dağla
III
bir dem havası yayılır öfkelenince mistik kirpiklerine
bazen sadakatsiz bir kuşun zamparası olur gözlerinde
bir kılıf arar parmak aralarında, dilinde kirli bir söz
bir kalp ağrısına; ağaran saçlarına öfkeli belki de
ölür boğazında o kocaman romantik cümleler
aklına gelen her ayıbı, her sebili, her günahı kovar
yemini var içindeki ince sese; giden için yeniden başlar
dövmeli gemilerin sesli çığlıkları gibi denizi yara-yara ufuklar
IV
sokaklar nabekâr seleksiyon kalçalı
oysa deliren bir denizin kalbinde isyan-ı aşk figânları
kendini emziren ruhlar ayyaş
her fânide bir zülfüyâra sapanlı
titrek bir el uzatır boşluğa, iki dudak arası bûsegah
firari bir mavinin öyküsünü yontar, mahya ışıklı gözleri
şakağında gezen papatyalar aksak semaî
kâh âhenksiz şaki kâh nâzenin delisi
V
gamzeli bir sabah uyanır, ıtırlı bir kadın portresinde
yıldız toplar geceleri elâ ahulu minyatür düşlerinde
aşiyân yoksunu kalp mecrûh dilinde
firûzeyi sayıklar gümüş fonlu hâlesinde
ebrûli bir şebten girizgâh doğar neyzen efsunlanır
oysa hicrân hâlâ hançer gönülde
../
Birkaç şiirin kalbini sökülüp sepet örgüsü ile heybe yapmış kendine şair ve içine de birkaç tutam kendini serpmiş : )
Emeğinize, yüreğinize sağlık...
ve sevda çoğu zaman bir öykü sadece... kavuşulduğunda acı gerçeğe dönüştürülen...
ateş yanar kalan kül...
öyküdür sevda bir kadın bir adam...
mükemmel bir şiir okudum sayenizde...yürek sesiniz daim olsun...
Şiirin içinden çıkılır mı bilemiyorum🙂
Ben çıkamadım,
Kadın ve adamı hicranlarıyla başbaşa bırakayım en iyisi..
Emeğini kutluyorum Oktay..
Sevgiler..