Bir Şehir Ölüyor Gözlerimin Önünde
Artık pervasız bu şehrin insanları
Ve pervazsız burjuva semtlerinin camları
Kimse çiçek büyütmüyor
Nesli tükeniyor begonyaların
Akşamsefaları kahrediyor bu kıyıma
Yazık!
Ciğeri beş para etmez bu şehrin üzerinde
Söndürülmüş bir sigara gibi
İzmarit kokuyor gökyüzü
Gün dönerken geceye
Ebruli bir rüzgar esiyor
Yüzüm sessiz bir panayır yeri
Eskisi gibi çığlık atmıyor çocuklar
Yok artık!
Gözyaşımın palyaçoları
Çürüyen iplerimin hüzünbaz cambazları
Sırf bu yüzden
kırılıyor içimde bir yerler
Tırnaklarımın arasında kalıyor yakasına yapıştığım hayat
Binlerce kent çıkıyor içinden
Ve aşk adına yaşanmış onlarca kadim hikaye
Susuyorum!
Şapkasından tavşan çıkarsın istiyorum bu koca saltanat
/ Aldanıyorum...
Bir rüyadan uyanır gibi,
Mahmur bir nota takılıyor aklıma
Sol anahtarını kaybetmiş bir şarkı gibi
Ortada kalıyorum
Ayın buğusu siniyor yüzüme
Ellerimde bir çağ yanıyor
Ve bir şehir ölüyor gözlerimin önünde
Üşüyorum!
13ağustos011
"Yüzüm sessiz bir panayır yeri" Ne hüzünlü bir dize... Üzerine bir öykü yazılabilir. Kutluyorum Gülay.
Herkes neyin telaşında nasıl terk ediliyor çiçekler,
oysa ne kadar kolay su vermek..
Şehrin ışıklarını kim söndürüyor teker teker..
Okudum,düşündüm,nasıl gerçek bir şiir..
Kutlarım Sevgili Gülay..