Bodvarımda Badanalanmış Hüzünler
Kızılcık şerbeti içtiğimiz günlerdendi
Mutlu görünüyorduk
Yüz ifadelerimiz
Aralarına karbon kağıdı konulmuş iki gölgeyi andırıyordu.
Hüzünle karışık
Henüz söndürülmüş mum kokuyordu odamız
Menekşen boyun bükmüş pervazında
Ben bu resimden muaf, daldan dala konan sincabı izliyordum
Sen ezelden beri aynı romanın aynı sayfasına mıhlanmış
Şişenin dibinde tortular
Dudaklarım mühürlü
Dudakların aşksız öpücüklerle yanmış...
Alabora olmuş takada
Deniz çarşaf, içimiz çalkantılı
Pupa yelken, pusulasız, mutsuzluğa iki yolcu
Öyle ki, gülüşlerimiz ayaküstü, ekmek arası
Diyalektik kavramına uyup
Gülümseyerek yanaklarımızdaki tuzu tadıyorduk
Gözlerimde imitasyon bir huzur
Gözlerin sigarama ateş...
Paradoks bir cinnetin kuytusunda
Doğrunun kökünü kazımış
Yanlışın muhasebesini kapatmıştık
Bodvarımda kapatıp yüzümdeki sen çizgilerini
Kibrit suyu sıkıp ihtimali aşkların köküne
Ellerimiz dizlerimizde
Şaibeli bu müsabakanın
Nihâyetini bekliyorduk
Ellerin buz
Ellerim vedaya hazır...
Tüm olasılıkların içinde
Çıktığımız yolda, tek imkânsızımızı yaşıyorduk
Ayrılıyorduk
Kalbin kırık
Kalbim kırık......
İçinde hikayeler olan şiirleri seviyorum. Üsütüne bir de böyle derin mısralar olunca:
" Dudaklarım mühürlü
Gözlerin sigarama ateş...
Ellerim vedaya hazır...
"
Çok hoştu. Kutlarım...