Cennete Ulaşmak (2)
Ve ulaştım cennete...
Develerin çektiği kervanlarla uzandı yolum...
Çöl sıcağı vururken kırılgan hücrelerime,
Bu geliş ambargosuz bir ömrün sessiz çığlığıydı;
Yüreğimde ağartılmış,
Kirli beyaz kelimeler...
Bedeviler kesti yolumu;
Ne kadar düş kırıklığım varsa döktüm önlerine,
Zulamda kalmadı paslanmış ideler,
Ve bir yeni doğanın mahzun tebessümünde hapsoldum...
Kovdum gönlümden ucube, yanık yüzlü sevgileri...
Ellerimde pespembe ve yumuşacık pamuk şekerler...
Cennet İstanbul'du...
İstanbul gözlerin...
Ve gözbebeklerinin hareli coğrafyasında karşıladı melekler beni...
Her yolun sonu sendin...
Ve her uzanış senle noktalanıyordu...
Cennet , gözlerinde saklıydı sevgilim
Benliğimde tarifi imkansız lirik sevinçler...
Yedi katını da gezdim Firdevs-i Ala'nın
Ve her durakta adına rastladım...
Yer yer yaldızlı harflerle kazınmış,
Bazen gümüş simlerle...
Bir kez daha iman getirdim seni yaradana...
Dudaklarımda biraz hüzün ve çokça naif tebessümler...
Alemde de sen iremde de...
Günahlar ve sevaplar değilmiş demek tek sermayem...
Yorumsuz esaretimi (seni) de almışım heybeme,
Ve öyle varmışım cennetime...
Gözler kapalı,
Gönüller ürkek,
İmgeler serkeş...
Ve ceplerimde bir sevinçli çocukluktan arta kalan,
Masmavi bilyeler...
Müspet ve menfi her yaşanmışlığın
Sinede açtığı yara yorarken ruhumu;
Klasik şiirle vücud bulan imgelerle kazırım benliğime seni,
Ve cennet hala İstanbul olur;
Kevser Irmağından boğazın esintisi yayılır arşa...
Tanrısal bir sükunetle son bulur tüm acılar...
Sen düşlerimden sessizce kayıp giderken...
Dilimde demlenmiş ve örselenmiş küfürler...
(12/07/2008-ANKARA) (A-Y)
Hep orada kalmanız ümidiyle
güzel bir şiir okuttunuz
teşekkür ederim saygılarımla