Çığlık
Ayrılmaz sessizliğim,
utangaç ve kırılmış kalbim
kederle baş aşağı
ıssız ve sakin bir köşede
usulcacık oturup kıvrılmışsınız.
Konuşmak ve bağırmak için
henüz zamanınız gelmedi mi?
Her şey yumruk yumruk
midemde birikmiş,
kusmayı bekleyen kelimeler
ve cümleler yoğunlaşmış…
Öyle doludur ki içim!
Öyle üzgündür ki kalbim!
Karanlıklar içinde
sürünen talihsiz vücudum,
sen, nasıl oldun da
bütün bunlara katlandın?
Seni kıvranmış, kırbaçlanmış
ve yıpranmış sessizliğim,
içindeki birikmişleri dökmek,
yıkmak, kırmak, kesmek
ve toz haline dönüştürmek için
çok geç kaldığını sanmıyor musun?
Bırak artık, şu sessiz ağlamalarını
ve sönmüş dopdolu çığlıklarını!
Öfkeleneceksen, öfkelen!
Bağıracaksan, bağır!
Ve sakın bu kahır yüklü
çağrının duruşundan
üzülenleri hiç umursama…
Zehirli seslerine
ve tersine gelen dünyaya
aldırış bile etme.
Hayat sandığın kadar
meleksi değil.
Hatta sana karşı
nazik ve sevecen de değil.
Öte yandan kümelenmiş
boş ve gerçekçi evren de
seni koruduğunu sanma sakın.
Dağlardan inen bir rüzgar,
ve bir intikam ateşi gibi,
hiç yoktan saklanan öfkeni çıkar.
Çık, bağır, bağırabildiğin kadar!
Çığlık at, çığlık atabildiğin kadar!
Belki çevrendeki bulutlar
çözülür ve kaybolur bir gün…
Sessiz ve sedasız
kıvranan ürkek kalbim,
hep dudağımı örseleyen sonsuz çığlık,
elbet olumlu bir sabah,
şu kelepir ve küçük pencerenden
estetik bir mübarek doğu
alışılmadık bir gerçekle gözüküverir.
Öncesiz ve sonrasız
bilinmez kör zamanlarda,
yalnız şu son sözlerimi iyice hatırla!
Senin de, herkes gibi,
her gün ve her an
güneşin sevdasına sarılmaya
ufacık bir hakkın vardır.
Özellikle onun nurlu
ve neşeli bahçesinden
çıkan ve yansıyan bin bir rengi
seni de aydınlatmalıdır…
İoannis Bozikis
Bir Afet Gibi
(Atina-2012)
Copyright
Asırlardır deneme tahtasına çevrilen yeryüzünde; doğanın ve insanların hayatta kalma serüvenini üzülerek-düşünerek izliyorum. Bu açıdan bakınca bir insan olarak doğadan-insanlardan-verdiğimiz tahribattan-işlediğimiz suçlardan-doğa ve insan katliamlarından-savaşlardan kendi adıma mı yoksa payıma mı düşen her neyse, özür diliyorum? Omuzlarıma düşen gülleleri daha ne kadar taşıyabilirim onu da bilmiyorum? Allah severler ve Allah sevmeyenler. Yer yüzü böyle insanlarla dolu. Bazen bir kilise de papaz olmak ya da bir cami de imam olmak arasında ne fark vardır ki insanlar bu denli öldürmeye yatkınlar? Cahili de okumuşu da delisi de hastası da alimi de yazarı da tarihçisi de vs hepimiz aynı kefedeyiz ki sonuç da içine gireceğimiz çukur aynı çukur olacak. Geçenlerde belgesel izlerken; belgesi anlatan evet dedi doğadaki en vahşi canavara sıra geldi. Ben başka bir hayvan mı var acaba diye düşünürken, anlatıcı İNSAN dedi...
Şiir yazmalısınız...Yeryüzünde işledikleri suçlardan özür dilemeyenler belki okurlarda utanırlar...
Sayın Şair şiirinizi beğeniyle okudum. Görüşlerinize, yüreğinize bin sağlık, kaleminiz susmasın, Tebrik ediyor, güzel günler diliyorum. Hoşça kalınız.
Anlam dolu ve anlatımı mükemmel bir serbest vezin şiiri okudum, kalemi ve yüreği candan kutlarım, selam ve saygılarla.
Belki çevrendeki bulutlar
çözülür ve kaybolur bir gün…
.. Bu kısmı bir okur olarak kendime aldım. Ne güzeldi şiir baştan sona. Kutlarım şair, sevgiyle.
"Senin de, herkes gibi,
her gün ve her an
güneşin sevdasına sarılmaya
ufacık bir hakkın vardır."
Ne kadar müşfik ne kadar insani, içten ve sıcak.... Çok güzeldi, çok beğendim.
Sevgiler güzel insan