Çığlık Çığlığa Suskun Bir Veda .
Ve gidiyorum ...
Cennetten çıkarken ,cehennem yanıkları yüreğimde ne tuhaf .
İrem bahçelerini sana bırakıyorum .
Denizkızı yüzüm de kalsın ;
Artık Marmara'nın tuzunu tatmayacağım nitekim.
Kınalı ada'nın kimsesiz rüzgarlarını,
Tüm sokaklarını Istanbul'un ,
isimlerimizi kazıdığımız kaldırım taşlarını ,
Ilk öpücüklerin titremelerini ,utangançlığını gizleyen köşebaşlarını ,
Hiçbirini değil ,yalniz bölük börçük yüreğimi götürüyorum...
Ne kalabalık bugün degil mi havalimani ?
Son sigaramin ucundasın ,birazdan söndüreceğim seni .
Cigerlerime nakış misali işli kalıntıların da zamanla terkeder beni .
Unuturum...
Son şarabimizi Çamlıca'da içmiştik değil mi ?
Bir kahkaha bırakmıştım o ağacın altına .
Ağlatır beni diye almam yanıma , kalsın orada .
Niye uzaktan bakıyorsun ki ,
Vedanın hakkını vermeliydik !
Gözyaşlarım içime akıyor ,
Mum gibi içime eriyorum görüyor musun oturduğun masadan ?
Yeşil çiçekli tokam sende kalmıştı degil mi ?
Komşunun kızı çok severdi ; ona ver !
Yok yok ; annem dargın değil sana ,
Anlam vermege calışıyor uzaktan vedana .
Bilir ,gidişim dik kafalılığımdandır ,
Bilir sevdam yüreğimin tam ortasındadır .
Istanbul dar gelir bana bilir...
Uzaktan bakma öyle ne olur ,
Yürek yangınımı körükleme !
Gözünün yaşıma dokunsam ,
Yıkıp geçeceğim yaptiğim tüm kumdan kaleleri ,
Ama olmaz ,yolculuk vakti ...
Dur olduğun yerde !
Suskun vedan her saniye bıçak darbesi gibi iniyor yüregime .
Kan revan icindeyim .
Şeffaf ,oluk oluk kan kaybediyorum .
Bu veda öldürmeden ,
Sevdan yakama yapışmadan ,
Istanbul yakama yapışmadan gitmeliyim...
Evet ; kalpten kolyem boynumda .
Hiç çıkartmadım ki .
Gümüş simli terliklerim ,doğumgünümde almıştın .
Onlar sen gibi .
Bırakamadım ...
Anonsu duyuyor musun ?
Veda vakti ...
Kalpli kolyemi ,gümüş simli terliklerimi ,
İnatla ruhumun cekirdeğinden çıkmayan seni ,
Bir de kendimi götürüyorum.
Geriye kalan ne varsa ,sana bırakıyorum .
Ah biraz cesaretli olsaydın sevdiğim ...
Ben artık gidiyorum ...
2 Eylül 1990
Ilk (g)özagrilarimdan biri olan bu (d)iz(e)ler dökümüne can veren, sevgili Birsu 'ya emegi icin tesekkür ederim... Bir veda sahnesi can buldu sesinde ...
Bu kaçıncıdır başlıkta kalıyorum da bir içeri gözatmıyorum çünkü başlıkta bir tezat,bir aykırılık,bir iticilik var,belkide barındırdığı mana öteleyen. Neyse nihayetinde giriş yaptım sayfaya fazlada cebelleşmek istemedim kendimle.Bazen bir köşeye çekilir yalnızca okurum renk harmonileriyle,kelimelerin üstüne basa basa yürürüm okuduğum kitapta bu şiir o köşe başı dinlenmelerini anımsattı bana çünkü okurken tekrara düştüm çoğu yerde,farklı,okunması gereken bir şiirdi,okudum.
Tebrik ve teşekkürler şaire paylaşımından ötürü.
Söyleyecek söz bulamadım yorum diye yazmaya... Şiirden çok etkilendiğimi belirtmeden de gitmek istemedim sayfadan... Tebriklerimi bırakıyorum...
bir ayrılık çığlığı,bir vazgeçilmişlik hüznü,bir pişmanlık ancak bu kadar içten ve güzel tasvirlerle aktarılabilir.sesli dinlemedim ama en kısa sürede sesli de dinleyeceğim. tebrikle.
Kaleminin hüzne ne kadar yakıştığını gördüm sevgili Zeynep .
Hüzün de şiire çok yakışır ya zaten ...
Duygularımı sızlatan , yüreğimi ağrıtan etkiyi adamakıllı hissettim . Şiir bu olmalı zaten .... yaşatmalı duyguyu . Mısraların , anlatımın , ayrıntıların o kadar güzeldi ki .... ve bir de sevgili Birsu sesiyle yorumunu ekleyince müthiş bir emek çıkmış ortaya . Sevgilerimi ve tebriklerimi bırakıyorum giderken ... şiiri yine dinlemeye gidiyorum ben ... bir kez daha . Doyamadım da ..... 😌👍👍👍
Dur oldugun yerde ! Suskun vedan her saniye bicak darbesi gibi iniyor yüregime . Kan revan icindeyim . Seffaf ,oluk oluk kan kaybediyorum . Bu veda öldürmeden , Sevdan yakama yapismadan , Istanbul yakama yapismadan gitmeliyim...
👍👍👍Kutlarım harika dizelerdi