Çocuk Gülünü Kaybetti Siyahla Tanıştı
Hayali Annesiyle Güller bahçesine gitmekti
Bütün gün güllerin içinde yatmaktı
Bir kaç dakika önce o hayali depremden yıkılan evin altında kaldı
hayaller gömüldü kara topraklara. . .
Beyaz düşler salıncakta salanıyordu
papatya kokuyordu düşlerin etrafı
salıncak çocugun içinde kırıldı
Korkuları yüzüne oturmuş
Ortalık çok karışık
Sesler seçilmiyor
Masum çocuk o an sağır olmuştu
çökmüs evin enkazların üstüne çıktı
Titreyenler elleriyle gücünün yettiği kadar
Taşları kaldırıp;
"
Anneciğim!
Anneciğim!
Nerdesin, seslen bana ne olur
Biz seninle daha güller bahçesine gidecektik
Hadi saklanma
Çık!
Bak ! ben üşüdüm, kokunu özledim
"
Zaman geçtikce...
Yanlızlık giriyordu miniğin koynuna
Doluyordu badem gözleri
Soluyordu yıldızdan daha parlak , gamzeden daha masum umutları
Bulunamıyordu annesi
Sonra; Bir amca annesini enkazın içinden cıkarttı
Ruhunu çoktan teslim etmişti . .
Miniğin yanan yüreğin yanık kokuları geliyordu
En değerli gülünü kaybetti. . .
Bir taşın üstüne oturup
Tozlu topraklı elleriyle yüzünü kapatıp ağlıyordu
Yürekler burkuluyordu o an
Çok Zamansız bir ayrılık
Yüregin ateşi dilinde
Dokunmayın!
Başi yere değdi
Hüzün gözlerinde bir sürme oldu
Çok küçük yaşta hayatın siyahiyla tanıştı
"
Anneciğim hadi kalk !
Bak ben vaz geçtim seninle güller bahçesine gitmekten
Ben seni istiyorum
Sensin benim en güzel değerli gülüm
Esas gülümsün . . .
Senin nurlu kokunu hiç bir gül taşıyamaz
Hadi kalk anneciğim. . .
"
dokunaklı bir hikaye.içli bir anlatım.
güzel bir şiir.
sevgiler.