Çoktan Yatağını Toplamış Gözlerim
ıslanmıştı karanlık
geçmiş düş/erken yıldızlardan
el sallıyordu sarı saçlı kadın
hayal miydi
uyumuyordum da
çoktan toplamıştı yatağını gözlerim
ve güneş batmıştı çoktan...
ıslanırdı karanlık
bozuktu sicili
arada kandırırdı bilirdim
gözlerinin mavisini sokardı cebime
aslında bilerek lades derdim
bir yalgına sarılı senle çook kandırmıştı beni
işte ondan arada karartırım ya gözlerimi!
ıslanır karanlık
bilmezsin sen
hele kimseler yok vakit
dökerim sevdiğin ne varsa denize
yemlerim seni bir balıkçı gibi
olmazsan
işte boşsa ağlarım!
karartırım işte gözlerimi
ıslanır karanlık!
tutamam kendimi
bilmezsin
karanlık benim gözlerim...
uslanmış artık karanlık
yoksun epeydir
yok artık o sarı saçlı beniz
nicedir alışmış açlığa
kurumuş
çoktan yatağını toplamış deniz...
ToprağınSesi
Islak karanlık ve bu karanlığa ışık saçan sarı saçlı kadın,sarı en çok karanlıkta kendini belli edermiş ve bu yüzden sarı rengi, siyaha isnat edilirmiş.Beyaz ve siyah renkleri gibi.. Güneş bu sarılığa rağmen, batmaya yüz tutmuş;'ve güneş batmıştı çoktan'
Birinci bölüm; geçmiş zamanın hikayesiyle başlarken,ikinci bölüm geniş zamanın hikayesiyle akışkanlık sağlamış,hemen ardından gelen üçüncü bölüm de ise yine geniş zaman.Şairin bir oyunu bu sanki.Şimdi bir şiirde birden çok zaman olursa,bir hata olarak mı kabul edilir,yoksa vay be! deyip tebrik mi edilir? Ama şiir biraz da düş işi olduğu için, bunu kabul edebiliriz diye düşünüyorum,zamanı sığdırmak gibi dizelere.Belki de şaire,bir zaman yetmemiş ve derdini anlatabilmek için dar geldi,bu yola başvurdu (peki bir zaman kavramı o kadar dar mı).. Karanlığın ıslaklıktan feragat edip uslandığını görüyoruz,o kadar ıslaklıktan sonra uslanması bekleniyordu hani..
yine bir Serhat Akdeniz klasiği..
tebrikler..