Derin Mevzu Bende Ölmen
'aşık olanın ruhu, diken ağacından tülbent çekmek gibi çekilir...'
ölenler söyledi, erenler değil...
aslında suçtur
seni kalbimde yaşatmak için direncim
dokunsam rüyaların çatlayacak
kaygan bir zemin üzerinde parçalanacak dudakların
herkesin hayat çizgisi avuçlarında
oysa benim dudaklarımda
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende öpmen
yabancı bir gözden yokluyorum
sisin içinde kaybolmuş kimliğini
taşlığı annem kadar eski bir plakta dinliyorum
ihanetini
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende dinlemen
iki gözü de önüne akmış
hayrını görmeyen gençliğim
gıyabında kılıyor
istanbul'un meşhur kaldırımları ile cenazeni
meğer sen ölmemişsin
sadece o kaldırımdan geçmişsin
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende geçmen
kimse sen değil
kimse seni affedecek kadar ben değil
kul hakkı cebimde
üç kuruşun bile yok elinde
musallayı çaldık
sırf o camideki imamın sesi güzel diye
ne vakit kollarımda sekerat
o vakit basübadelmevt'te aşk
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende aşk'ın
hiçbir şey göründüğü gibi değil
derinlere inmek lazım
inerken
bir dilek tutmak lazım
kayıp giderken yıldız
ölüp giderken sessiz
ayağında vişne çürüğü
göğsünde BEN lekesi kalacak
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende leken
aralıksız içtiğim bir tütün vardı
-eskiden-
kekremsi bir yüzün vardı
-o da eskiden-
her seviş sonrası yaşanan
duman molasıyla gelirdin
gül yüzümün şevkine
-o çok daha eskiden-
şimdi tenhaların ve ahların
dövüyor dizlerini
yedisi de geçer
kırkı da geçer
elli iki geçirir de gider
sene-i devri tövbe kapısında biter
üzülme sen şimdi
derin mevzu bende ölmen
alicengizoyunu
(...sen tövbe dedikçe yaratana, sonuna kadar açacak cennet-i alâ kapılarını...
...sen tövbe dedikçe bana, sonuna kadar açacağım kalbimin kapısını...)
Kardelen Taner'e cevaben...
... tevafuk
bu şiirin ilk adı "derin mevzu bende hiben" idi... daha sonra değiştirdim... yazdığım tarihle ilgili notlarıma baktım, neden değiştirdiğimi bulmak için, şöyle bir cümle buldum orada
"hibe kelimesini kaldırıdım...çünkü bende ne varsa ona geri verilmek üzere"
çok duygulandım yazdığınla...teşekkür ederim...
şair ismi kaç gündür aklıma taklıdı durdu,
şiirin kalbine gemeden ,sitede böylesi yazarlaerı görmek beni son derece mutlu ediyor,
bilmek ayrıcalıktır derim,
aralıksız içtiğim bir tütün vardı -eskiden- kekremsi bir yüzün vardı -o da eskiden- her seviş sonrası yaşanan duman molasıyla gelirdin gül yüzümün şevkine -o çok daha eskiden-
alıp bu kısımı ön panonun en başına asmalı,sevgili zeynep duymalı
haz ve keyifle okudum
sevgiyle kalın...
Aşk'a ilk ilmek illeti ayrılıktan gelir,sonrası bir garip buhur,sonrası bir avuç cünüp.Kim ne derse karadır bu zamandan sonra,kim gelse ak'tan astarını sıyırır mutlak surette.Ve illa ki her köşe başı bir dönüş biletidir özgeçmişi sırlayan caddelerde.Benim öğretilerimde değil bunlar üstelik,her herkesin hem hiçkimsenin işte.'ölenler söyledi, erenler değil' özetle.
' herkesin hayat çizgisi avuçlarında oysa benim dudaklarımda'
Dudaklarımda zikre tutuşan her harf önce bildi kendini,her biri bir diğerinde aklamaya girişti kendini.Ağız boşluğumda kıvranıpta dudaklarıma sürülen her taze sürgün aşka mimledi kendini,ömrüme adım adım kazılır gördü cismini öyle ya benim ömrüm avuçlarımdan yüzüne değil dudaklarımdan gözlerine sürülmeliydi ki bir ömür bize çentiklenelim.Ben değilde bunca tinsel çöküşüme rağmen hibenin dizginleri senin avuçlarında.Ben dudaklarımla gözlerine süremezken aşkı,ömrü sen avuçlarınla ömrüme sürüyordun yokluğu.
Üzülme sen şimdi,derin mevzu bende hiben.
Mükemmeldi.Alicengiz Akdeniz şu saat itibariyle bu şiiri günüme serdin öylece alıp gidiyorum bu derinliği,mevzusuyla elbette.Gecemin/günümün şiiridir.Teşekkür ederim mükellef paylaşıma.