Derviş Suskunluğunu Giyebilmeli

Sus!...
Geldin
Öyleyse yaşa__________


Hiç beklemediğim bir bulut gölgesinde
Aralıklı yağan yıldızların kaldırımında
Hiç hesapsızca tenime yazıldın
Mevsimin ne olduğu
Saatin kaça kurulduğu ne önemi var
Gökyüzü bağışlıyor karışılığını ruhumla
Kalsan diyorum
Bir kalsan..

Aşk gözlerime sokarken yaşamı
Koşturmaca bir şehrin girdabı..

?Gözler önünde olanları göremiyoruz'
Kendimize sormaktan yorulmadığımız
Hayatın rastlantısı

Kendi halinde bir gelecek mi karalayan
Kırmızı çay ve çiğli kelimelerim
Sinirleri alınmış sesli düşlerim?..

'Görüyorum ki
Kuytu pişmanlıklar gizliyorsun gamzelerinde
Aklında çocuk yaramazı saklambaçlar
Kaleminden dökülenlerle mümkün gibi
Kaç kez dokundun?
Ne kadar anlamak nasipse o kadarını
Aldım diyeyim...'


Bağışla beni
Saklı bir mabedin içinde
Serbest bir şiir duraksıyor
Ve çiziyor rotasını
Parmaklarını özenle dokundurduğu
Ve insanın kendine yolculuğu azıksız olmaz dercesine:

'Gitmeli uğruna alın teri dökülen duygulara
Sonra büyümeli yağmur bereketi dualara'

Bir rastlantının olur olmaz yeri
Ufkuna serilmiş sohbet ezgisi
Haydi kuralım birlikte serin bir hayal:

?Beyaz bir güvercin misali

Hayatın bir iç ağacı olması fikri

Yanakları ıslak perdeleri

Kıyıları sızısı olan denizleri

Kelime şöleni geceleri

Hızdan çekinip yaşamaya yürümek tercihi

Yer sıkıntısından biriken gözyaşları

Derisine sinen direnişi?

Ve hoş/geldin diyelim
Derviş suskunluğu giyebilme ümidiyle...