Diçle Ile Fırat Olsak
Sen ve ben,
Yani biz.
Hazan da baharı bekleyenen
İki yorğun neferiz.
Gönül heybemizde biriktirdiğimiz,
Pembe düşlerimizi,
Yasaklı sevişmelerimizi.
Dilimiz de bitmeyen ahlarla,
Yarından bir önceki günde
Yakamoz ışıltılarına emanet ederiz.
Oysa,
Sen gonca gül olsan,
Açsan gönül bağım da.
Ben bir çiğ tanesi olup ,
Düşsem zümrüt yeşili yapraklarına.
Ya da,
Binlerce yağmur damlasından oluşan,
Aktığı yönü bilmeyen
İki deli nehir olsak,
Sen azgın Fırat olup,
En mahrem hüçrelerime aksan,
Ben sessiz Dicle olup ayaklarına sarılsam.
Ya da ne bileyim,
Kovalasam bu sevdayı başımdan,
Benden çok uzaklara taa,
Fizana gider mi ?
Kırkbir Yasin okusam yalvarsam Allaha,
Sil bu kaderi desem siler mi?
''Zorla güzellik olmaz'' bilirim
Sana beni sev diyemem.
Yakıştıramam kendime
Sevdamı da inkar edemem.
Düş kurmak suç ise,bil ki ben suçluyum.
Haydi zindanlarına hapset beni
Ben zaten doğdum doğalı huzura oruçluyum.
Sevda teminin içine toplumsal sorunlar da girerse tek düze olmaktan çıkar, derinlik kazanır şiir. Nehirler sevdayı taşıdıkları gibi acılarımızı, ağıtlarımızı ve tüm kültürel değerlerimizi de sarınarak duru bedenlerine gece gündüz demeden akarlar ummana. Kısacası taşınan döngüde olan sular değil bizler oluruz, bedenimizle ve ruhumuzla.
Beğenerek okuduğum şiirinizi ve şair yüreğinizi kutluyorum.
hüznü güzel işlemişsin satırlara..
tebrikler. sevgiler.
ahıma ahlar kattınız çok duygulu
dizelerdi kutlarım
ahhhhhhhhhhhhhhhh be gülüm neydi öyle şu gönülde yaşam kadar güzel başka ne vardır ki....
Fuzili demiş yarin ........özele yazayım muhteşemdi...................