Dolunayın Usturası
soydu tenhalığımı
çıplak tenime
sadece ateş böceklerinin duyacağı
senfoniyi yazdı
değmedi elleri
sanki üşümüşümde
doğru sözü düşünürken
göğe bakmışım
suyun arzusu gibi uzanmışım
bir okyanus belgeseli gibi üstelik
hayatın kirini dalgalara bırakmışım
iliklerim sağanakmış
sanki yoğun
retinam oldukça zarif
kozasından çıkmamış bir dilim kelebek
evet burası cehennem
üzerime konmuş renk
rüya çiziği avuç içlerimde
rutubette neymiş
gökkuşağı kaburgalarıma sığınmış
kuyu kanatlanmış
uçurum sanki pamuk
penceremden girip
gözgöze gelmişiz
gökyüzünün nefesini boynuma sürmüş
sonsuzun kızıdır,, demiş işte mühür
sevdam çözülmüş
uçuşan çitlenbik tozuymuş ruhum
gizim zamanı okşamış
fısıltım düşlerimi
şer ve söz
cennet ve şiddet yutmuş dünyayı
kosmosun ortasında bitmiş yarın
bir ben kalmışım bir o
sarmaş dolaş olmuş masumluğumla
en şarap yerlerim buharlaşmış
cevherim
çekişen canım
Tanrının sonsuz iyiliğine karışmışım
küçücükmüşüm
kocaman gözyaşı
çok öldün, dur, demiş
çok kınalısın
çok kuzu
dinlememişim
n'olur
biraz daha
biraz daha
yakamoz...
Duanı şakağına daya sor ,,, Nasıl oldu da bu kadar güçlendi fenalık...
Çocuklara ne de yürek kanatıyor ölümleri varlıkları ne de baş tacı her zaman sırf onların ölmesini önlemek için bile dursa savaşlar...👍😅😅👍