Dönence
desem ki
eskitilmiş imgelerin... koşulsuz sevgilerin
yağmalanmış şiiriyim
hüzünlü yağmur bulutuyum
sağanak topluyorum
kentimin kırılgan topraklarına
ege'de kurumuş zeytin dalıyım
kendi kabuğuna yabancı
kendi masalından korkan çocuğum desem
söyler misin o türküyü
'pencereden kar geliyor...'
aşkı parçalara ayıranım
söylemiş miydim
tek parça gelir pişmanlık
bir gurbet türküsünün en koyak ezgisinde
ihbarsız düşer kıyılarına
son kurşundur en son söz
vurulmuş yanlarını saklayarak kendinden
ve yara gibi büyüterek yalnızlığı
acıya ağarsın gecenin kör yerinde
diğer yarım
ne çok maviydi düş evim
ne çok yeşil
ne çok nehirdi gözlerin
tufandan önce
oysa
başka bir iklim olmalıydık biz
başka bir mevsim
iki hercai menekşe
tüm renklerden bağımsız
iki ayrı daldan başkaldıran güneşe
çınar gölgesinde iki piç sürgün
dikeni sevmeliydik gülden önce
kanamayı öğretmeliydik parmaklarımıza
sızlamayı yüreklerimize
sevdiğim
erken çiçeklendik yalancı baharlarda
kapat pencereyi... kar gelmesin
ışıksızlığa arala perdeleri
nicedir dilinde üşüyen türküyü söyle
-şimdi ne yana dönsem çürümüş insan nefesi-
17 Nisan 2011 Pazar
ege'de kurumuş zeytin dalıyım kendi kabuğuna yabancı kendi masalından korkan çocuğum desem söyler misin o türküyü 'pencereden kar geliyor...'
akıçı ve güzel bir eserin okudum eline sağlık