''Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller''

eylülün sarı cinneti
içinde saf aşıkların
mavi kavgaların
ve ihanetsiz dostlukların barınamadığı
makamı kan-ter içinde bir şarkıdır hayat

şu masmavi
şu berrak gök kubbenin altında
aralasam günün kapısını, hüzün sızıverir umutla sevinç arasına
ne yüzünün karanlığından utanır zaman
ne de yorulur yalanlarından

anne
silindiğim yerden hayatın sularına
yeniden yazılmak var mı
söyle

taşlar bile sessiz değildir
insanım demeye utanıyorsam, isyan etmiyorsam eğer
haksızlığınıza boyun eğdiğimdendir, kırılacağını bildiğimdendir sesimin

keşkeler
acabalı tümceler katlediyorum
dilim yara içinde
bekleyişim kan rengi

şimdi ben, tükeniş göğüne açılan karanlık bir sokaktan
kristal bir vazo gibi tuz buz olmuş umutlar seyrediyorum
acar bir mevsim göveriyor dudaklarımda
şimdi ben, kendimi kilitli kapılara vurmayı
ağlarken susmayı öğreniyorum anne

bir sığıntı gibi dünyada
bitmeyecek biliyorum, her sabah kutsanacak yalnızlığımın ıslığı
bu yüzden, kardelen gözlerim hiç umulmadık bir anda
delip parçalasın istiyorum
bir yetim gibi ağlatıyorum anılarımı
binlerce inilti patiska perdeler ardında
şimdi ben çocukluğumun acılarını arıyorum anne

uykularımı çiğneyerek geçiyorum, bir anlığına unutuyorum tenhalığımı
belki bir ışık huzmesi saçılır gönlüme, gamzelerime, sözcüklerime

şimdilerde ne diliyorum biliyor musun anne
düş perilerinin gebe kalmasını
binlerce anne doğurmasını istiyorum
hakkımdır diyorum
en ölümsüzünü istiyorum hem de

kış kekeme dilimde dönüp dönüp kendini doğuran taze bir masal, ,
ayazlar çoğaltıyorum, kalıp kalıp buz döküyorum dudaklarımda
kederdendir biliyorum, gözlerim bir daha ela olmayacak
bağdaş kuramayacağım ocağınıza

sevebilmek feda edebilmektir
gerektiğinde gidebilmektir diyordun
kendi ipimi kendim çekiyorum
binlerce kez ölüp binlerce kez diriliyorum
bir çiçeğin üstüne titrer gibi titriyorum cesedimin üstüne

masalsız kentlere
kimliksiz adreslere yazdınız adımı
elimi bıraktınız
-------yüzümü sildiniz
--------------tuz buz ettiniz

şimdi ben, bir rüyadan sabahına anımsanmayan izler karıyorum
şimdi ben, hesaptan düşmüşlüğüme, akıldan çıkarılmışlığıma yanıyorum
kanayan bir yaranın ağrısı nasıl anlatılır anne
sızlayan bir nehir taşıyor bir yerlerde
içinde ben
dokun anne, dokun
dokunabilirsen

güneşin ısıttığı günebakanlar, arkları dolduran yemyeşil otlar
ve sıra sıra dizili ağaçlar dile geliyor
dile geliyor ölümümü imleyen uzattığınız yollar
çekiliyorum yüreğimin gölgesine
hasreti saf saf olmuş yalansız gülüşler özlüyorum
sürgünlüğüm sonbahar gibi omuzlarımda
şimdi ben avuçlarıma sızlamayı öğretiyorum

acınası bir dille
ne malınızı mülkünüzü
-----------ne yatağınızı döşeğinizi
------------------ne de altın yaldızlı hazinelerinizi istiyorum

hayalinizi
tutarlı bir varlık gösteremeyen erkek egemenliğinizi
kurduğunuz gelenekleri
bentleri engelleri yerle bir edip
ellerime alıp ellerinizi
sizi giydirmek
çıplaklığınızı örtmek istiyorum anne

odalarımda
--------soframda
---------------camlarımda
-----------------------aklımın ucunda
yüzümün ortasında büyüttüğüm toprak damlarınızdan
rengi tozdan dumandan sararmış ahşap kapılarınızdan
yıllardır içimde tuttuğum saçlarını dicle gibi uzattığım çılgın bir sabırla
şimdi ben hayata değil
sevdaya değil
kuş kanatlarında mutluluğa hiç

dişlerimin sinir uçlarına basarak
vedaya gidiyorum

24 Kasım 2010 76 şiiri var.
Beğenenler (25)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (22)