Düşeyazdım

Bir kız ağlıyordu güvercin kanatlarında
sere serpe uzanmışken bir kıyının çakılında
Ra'ya kurutması için mübarek kanından sunuyordu.

Defne kokuyordu özlemleri,
kimbilir hangi depremin
yıkık şehrinden gelmişti
geçmişe takılmış ölgün gözleri.
Acaba o gönül yokuşunun kaçıncı metresindeydi
ve ne kadar da heybetliydi o dağı,
bakışları gökyüzünde
o hiçbir vakit sayamadığı
yüksek katlarda kalmıştı.
Yürekten vurmuştu o eşkiyanın sözleri,
ve sevdalı can suyu akıyordu.

Maki susuzluğuydu koyulaşan teni
ama yinede umuda çiçek açmaktan
geri durdurmuyordu zakkum çiçekleri.
Kokusunu yalnız eline yaklaşanların
bildiği beyazlı umut çiçeklerinin.

O yinede seyrindeydi ulu dağının
kopan sevda çığlarının altında kalmaktan korkmadan
dikildi anıtlaşan yüzüyle kerbelada ölüme gittiğini bilenler gibi
o da aşk için ölüme yolcu ediyordu doğrularını.
Yeniden çoğaltmak için.

Pembemsi sıcaklığı ağır ağır soğuk bir kar ayazına dönüşüyordu,
ağustos sıcağında ölen biri kadar üşüyordu oda.
Ve hayatın uzun metrajlı filmi
gözlerinden çocukluğunu oynatıyordu.
hani çamura imge yazmadığı zamanları,
ve buzun serinleten yanının
sadece dondurma tadında olan çocukluğu,
kadın etinden soğuk
servis ediliyordu.

27aralık09

'Şiiriyle beni onure eden Sevgili Banu Topal'a.'

28 Aralık 2009 261 şiiri var.
Beğenenler (15)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (11)
  • 15 yıl önce

    Minel Aşk ! Ah ettirir de Çekmez yükümüzü nedense ? Yoksa biz mi Çok ağırız geceye ? Ya da gece mi Sıkletiyle hafif bize ?