Duvarlar Ve Çığlıklar
Çığlık seslerinin sindiği
Boyası eskimiş
Bir duvar
Derisi yüzülmüş
Bir el
Çağırıyor karanlığın içine...
Ürperiyor yorgun bedenim.
Ayağı kırık bir koltuktan
Çocuk ağlamaları düşerken
Ortasına mavinin
Gökyüzü yırtılıyor
İsimsiz sokakta
Parmaksız neyzen!
Dilsiz Ney'i çalarken sarhoş masalara
Makamsız düzen
Temelsiz
Duvarlar sökülüp geliyor... Üstüme
Gökyüzü yasta...
Kan yağmurları yağıyor
Köşedeki mezarlığa
Kaçak bir martı denizle sevişiyor... Kıyıda
Ben'se Yusuf'un kuyusundan
Hüzün çekiyorum
İpsiz kovayla
Sardunyalar, ortancalar, begonyalar
Yapraklarını döküyor
Eylül ortasında
Bu kaçıncı gecenin karanlığıdır ki
Soğuk dört duvar
Kemikleri ç/alınmış
Bir el
Çağırıyor geldiğim yere..
Sayın Şair çok anlam yüklü şiirinizi beğeniyle okudum. Etkilenmemek mümkün değil. Yüreğinize bin sağlık.
Gecede suskun çığlıklar ve birde yalnızlık; insanı daima nereye götüreceğini bilmezken kalemle ve yıpranmış kağıtla başlamak ister. Dört duvar arasında 'sıkışmaktır' bunun adı.Ta ki ruhun dayanamayıp saklı kalanı ortaya çıkarana dek.Belki bedenin kurtulur lakin ruhun ?
Sevgilerimle değerdi okuyup yorumlamaya.