Eteklerin Sırılsıklam

ne zaman adını ansam
hüzünlü bakışları uzaklara uzanan
poyrazlara direnen kanadı kırık bir serçe oluyor yüreğim
geçemiyorum gözyaşlarımın denizinden

kirpiklerimin ucunda depreşen hüzünlerim, ah
beş mi, onbeş mi, yoksa yirmibeş mi
kaç yıl oldu gözlerimin feri söneli
çocukluğumu yüklenip, ellerinden doya doya öpmeyeli
kaç yıl oldu anne

iliklerime değin ıslanıyorum yokluğun vurunca göğsüme
bilir misin anne
buralarda günler kazan karasıdır, akşamlar sersefil
dokunamam, anılarım gölgesiz kalır puslanan camlarda
ne olur yıldız kuyruklarından ışık topla bana
daha kapımı çalmamışken
sedirimde bağdaş kurmamışken
böyle nereye

mevsim mahmuzlarını batırıyor göğün karnına
damlarda, sokaklarda damlaları iri ilk güz yağmuru
dağların etekleri sırılsıklam
sen dere boylarında, göl kenarında beli bükülmüş akçakavak
sen gözlerinin akı kızarmış karakavak
sen yüzünün çizgileri derinleşmiş çınar ağacı
yelkovanın her turunda yüzün düşüyor bu şehre, annem

acının köprülerinden geçip yeni yollar çiziyor sensizlik
sensizlik rüzgar koparıyor öksüz çiçeklerden
yeni kabuklar çatlatıyor
yeni acılar topluyor avuçlarımda

baharını kaybetmiş bir karıncayım kar taneleri altında
pusulasız dolaşıyorum geçmişten arta kalan düşlerle
yabancı diyarlardan
yüksek yaylalardan uyumuş da büyümüş acılar topluyorum
ne çok kaçıyorum, ne çok kayboluyorum kendimden
her defasında, yıkık duvarların
taşların, toprakların altında buluyorum kendimi

düşen son yaprağına sor sulaktaki dut ağacının
örseleyip giden yıllara, boynu bükük çocuklara sor
soluksuz çığlıklarla, kaç şekilde ölür insan

kundağım toprak
beşiğim tavana asılı çaputtan hamak
ah yeşil yaprak ah !
şimdi benim adım sarıkavak
adım soluk çiçek, adım kıraç toprak anne

hangi merhem savdırır yürek ağrılarını
hangi avuntu söndürür yürek yangınını

kaşına, gözüne
sözüne
saçının rengine
grileşmiş tülbendine
sana öyle susamışım ki anne
kaç kez pılıyı pırtıyı toplayıp, çantayı omuzlayıp sana gelmek
başımı göğsüne gömmek istedim
sevginin yeşilliğine kuzular gibi yayılmak
kuzular gibi doymak istedim

şimdi sen sonsuzluğu çağırıyorsun yaşamla yüzleşerek
sessiz sessiz gidiyorsun
daha şenlikler seyredemedim pencerelerimden
yanaklarım gamzelenmedi gülücüklere
doyasıya dokunamadım ellerine
sırtıma güneşin dökülmedi
ben henüz tamamlanamadım anne
gitme ne olur
gitme

üstelik yaralarını göstermeden, yaralarımı görmeden
ad vermeden içimizdeki kederlere
bu acele niye, nereye anne

28 Temmuz 2013 76 şiiri var.
Beğenenler (9)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (9)
  • 11 yıl önce

    Şairim neydi böyle...

    Canı gönülden tebrikler, teşekkürler

    Okudukça okunası, şiir.

  • 11 yıl önce

    Poyraza direnen kanadı kırık yürek

    Ve Anne,

    Pürtelaş özlem bu

    Ebedi...

    Kutlarım

    Sevgiyle kalın...

  • 11 yıl önce

    Ş İ İ R

    Baştan sona...

    Müsadenle kutlayacağım şairi😡

  • 11 yıl önce

    Sayın Müsade şaire1 Prensibimi biliyorsunuz,serbest şiire hiç bakmıyorum..bana yabancı bir konu.Hece şairliğine soyunmuşum sonuna kadar da böyle gidecek,Amma güzel amma çirkin.Zaten hece yazan kaç şair kaldı ki,Tarihi şairlerimizi okumaktan başka çıkar yolumuz kalmadı.Gerçi hecede de yeni yetmelerden güzel yazanlar yok değil.Tesellim onlardır...Sevgilerimle sağlık dileklerimi sunar, yeni görevinde tekrar başarılar dilerim..........Çiçek...İzmir...T.C.....