Eylülün Çocukları
Biz ki aşkı sanat bilip, sustuk edebiyata
Yazılmamış tümcelere, roman olanlardandık...
Bir beyaz daha dolandı, kırık dişli tarağa
Akıp giden senelere, yumduk gözlerimizi
İsmimizi şerh düşerek, buğulanmış varağa
Pusa bürünmüş mevsimde, dövdük sözlerimizi
Çünkü hepimiz hazanın, boynu bükük öksüzü
Geride kalan demlere, düşman olanlardandık
Çünkü hepimiz mizanın, iflah olmaz yüzsüzü
Günahlarımız altında, pişman olanlardandık
Ki eylüldü sonbaharın, ehl-i kâmil çocuğu
Anne şefkati umarak, hazana yaslanırdı
Kara kışlara doğruydu, uslanmaz yolculuğu
Tanrının gözyaşlarıyla, kirpiği ıslanırdı
Say ki hepimiz eylüldük, takvimlerin bağrında
On bir ayın şehvetine, güman olanlardandık
Say ki solmuş birer güldük, bülbüllerin uğrunda
Aşkın ahde vefasına, umman olanlardandık
Yağarken düşlerimize, binlerce bakir damla
Düşen sarı yapraklara, suretimizi çizdik
Eylülde hasbıhal ettik, bize reva idamla
Cana susuz Azrail'in, tabanındaki izdik
Biz ki dehrin nigahında, ab-ı hayatla yunduk
Ölmeden ölmek bahsinde, yaman olanlardandık
Biz ki eren dergâhında, çırılçıplak soyunduk
Demkeşlerin çubuğunda, duman olanlardandık
İlkten bir rüzgâr okşadı, gümüş saçlarımızı
Gözyaşımızla beraber, düşlere şebnem düştü
Saçlarımızdan aşırdı, altın taçlarımızı
Mağlubiyetin gamıyla, gülüşlere nem düştü
Gayrı elemle eğildi, olgun başaklarımız
Acının anaforunda, harman olanlardandık
Gayrı isyana yöneldi, sadık uşaklarımız
İmgelerin mavzerinde, erman olanlardandık
Asumanın silueti, kaşlarını çatarken
Ürküp göçtü kırlangıçlar, sıcak iklimlerine
Tükenen zamana doğru, yüreğimiz atarken
Dolandı sevinçlerimiz, zaman büklümlerine
Fırtına arifesinde, kabarıyorken deniz
Sığınacak gemilere, liman olanlardandık
İsrafil'in sur sesine, biat edenlerdeniz
Kıyametin peşrevine, keman olanlardandık
Güneşimiz kirlenince, sandık lekeleriyle
Mil çekildi gözlerine, sarhoş yüreğimizin
Ağustostan arta kalan, ah! terekeleriyle
Zül biçildi kaderine, nahoş ereğimizin
Oysa bizdik aşiyanı, yaralı serçelerin
Yeni yetme fidanlara, orman olanlardandık
Oysa bizdik tüm ziyanı, kırılmış sırçaların
Boynu bükük nalânlara, mihman olanlardandık
Ocakta düşenlerdendik, sonbaharın rahmine
Eylülde kundak edildik, melâmet hırkasına
Revnaktan aşanlardandık, istikbalin vehmine
Eylülle visal eyledik, ibadet parkasına
Bizler ehl-i dubaranın, şerrinden korkan eşar
Ehl-i ulema sözüne, ferman olanlardandık
Bizler ehl-i cühelanın, sözünden kopan şiar
Ehl-i fukaranın derdine, derman olanlardandık
Biz Ahmed'in cemalinden, akseden ışık ile
Ali'nin zülfikarına, yalman olanlardandık
şiar: ayrı düşen parça, ayırıcı özellik, belgi şeklinde yer alıyor sözlükte
cahil olanın sözünden ayrılanlardık anlamı taşıyor o bölüm. yani bomboş cahil sözü olmamakla beraber, onların fikir aleminden ayrı düşerek,yolumuza devam edenlerdendik.
alttaki dize üsttekini bağlamıyor. nasıl ki cahilin sözünden kopup geldiysek, fukaranın da derdine derman olmayı bilenlerdendik demek istemiştimud83eudd20
umarım açıklayıcı olmuştur sevgiler
Bizler ehl-i cühelanın, sözünden kopan şiar Ehl-i fukaranın derdine, derman olanlardandık
Cahilin bi ayrımı yokki, cahil cahildir... Cahil düşünemez ki şiar eylesin...
Sizi şiar eden nedir anlamadım ama Manada bir hata var Cahilin şiarı ile fukaranın derdine derman olunmaz...
Saygılarımla...
ben de sanırım biraz abartmışım:) neyse bu mini sözlüğü sizin için hazırladım nihat bey:) umarım faydası dokunur
sevgilerle
ehl-i kamil: olgunluk ehli, olgun olanlardan şerh düşmek: açıklamak mizan: günahlarımızı ve sevaplarımızı tartacak olan terazi güman olmak: şüphe duymak ahde vefa: verilen sözleri tutmak umman: okyanus bakir: el değmemiş, malum müennesi yani dişisi bakiredir:) hasbıhal etmek: konuşmak, söyleşmek şebnem: gecenemi, çiy anafor: girdap dehr: zaman nigah: bakış erman: cesur, yürekli kimse mağlubiyet: yenilgi mavzer: bir tüfek türü ab-ı hayat: ölümsüzlük suyu asuman: gökyüzü siluet:gölge, bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü. biat etmek: emrine uymak, inanmak, yolundan gitmek peşrev: türk müziğinde sözsüz bir form zül: alçalmak nahoş: hoş olmayan erek: amaç, gaye aşiyan: kuş yuvası sırça: cam nalan: ağlayan, inleyen mihman: misafir melamet hırkası:melâmilik yolunu seçenleri tanımlamak için kullanılan bir tanımdır. yoktur öyle bir hırka. mecazi bir hırkadır tereke: miras revnak:ışık istikbal: gelecek vehim: şüphe visal eylemek: kavuşmak parka: bir çeşit kışlık giyecek ehl-i dubara: yalancılar şer: kötülük eşar: şairler ehl-i ulame: ilim sahipleri ferman: buyruk ehl-i cühela: cahiller ehl-i fukara: fakirler şiar: ayrı düşen parça yalman: kılıç ucu
ayse hanim cok güzel bir haz siiriniz ama ben eski edebiyat kelimelerini anlamadigim icin bende yalin kardesimize katiliyorum cok haz bir siir listeme aliyorum en kisa zamanda benim bilmedigim kelimeleri ögrenmem gerek zamani geldi diye düsünüyorum mecbur oldu artik sizin gibi usta yazar arkadaslarimizin siirlerini tam özünü anlamak istiyorum daha dogrusu yasamak istiyorum 🙂🙂🙂🙂 daha nice siirlerde bukusmak üzere🙂🙂🙂