Eylül'ün Ölüm Piyangosu

Karanlıkta sokak sokak dolaşıyorum...
İlk kez içiyorum bu gece Eylül,
Vur kadehini kadehime,
Dertliyim şerefine içiyorum bu gece...
Varsın dünya dönsün artık tersine,
Düne, bu güne değil gelmemiş yarınlara beddualar kusuyorum.
Üşüyorum Eylül poyraz esiyor sıcağında üşüyorum...

Kafa binbir detten muzdarip...
Veriyorum sırtımı bir çınara,
Dallarına sen vurmuş Eylü,
Veriyorum sırtımı sendn dertli çınara...
Varı yoğu söylüyorum eylül gün doğdu doğacak,
Boş ver gitsin ömrümü, bundan böyle her şiirimde uyaklar bile ağlayacak...
Sesime eşlik et Eylül bu gece son gece, kederler vurmuş gam telime,
Eşlik et sesime...
Kötü, kötü sözler ediyorum geçmiş günlerime,
İnceden ve derinden ah...ediyorum...
İyiden iyiye bir tokat yemişsin ya hayattan,
Bilmiyorum geldiğim yoldan sonra nedemeli?
Onu bunu bilmem, sevda kör kuyularda inlemeli...

Bölük pörçük anılar çıkarıyorum cebimden çilingir soframıza,
Süklüm püklüm bir çift söz renksiz hayata...
Bilmiyorum böyle sona nedemeli...
Vur kadehini kadehime,
Şerefine içiyorum eylül senin şerefine...
En afillisinden dertler meze olmuş önümüze,
Hadi durma Eylül, belli çok çekmişsin sende...
Durma Eylül say, söyle hayata, sende söyle...
Yada boş ver sus yine neyse ne...
En kötü günümüz böyle olsun be..
Al koynuna uyut beni en masumundan şarkılar söyle,
En kötü günümüz böyle olsun Eylül üfle...
Yürek kan revan içinde merhem ol yarama nefesinle...

Küskünüm Eylül ona buna değil hayata küskünüm,
Ama yapacağım eylül bana tek gecelikde olsa yoldaş bir kalp yaratacağım...
Küskünüm hayallerle avunacağım...
Bu son gecemde ilk kez yatağımdan ayrı olacağım,
Bu gece ilk ve son kez yarin kolların da uykuya dalacağım...
Yanacağım kahretsin,
Cehennemden en lüks odayı ayırttım ikimize,
Yanacağım gene senle Eylül, günahkarım mecbur yanacağım...
Geç kalmış ölümüme ağlayacağım,
Dinle hep ben konuştum bu gece gene konuşacağım ama bunları iyi dinle,
Bak bu, benim için bu hayattaki en son gece,
Sende kalleş çıktınya neyse,
Ellerinden söke söke alacağım hakkımı,
Çalacağım senden ölüm piyangosunun yegane armağanını,
Bıçak sırtında yaşadım ya, anlarsın ya yaşadığım gibi vereceğim bu canımı...