Filistinli Bebek
götürün karanfilleri, alın başından
ölümün gölgesinde durmasın papatya
haydi anlayın beni biraz
kan içinde duruyor beyaz kurdela
yüz çiçek düşer yüreğinden
acıları erken açar dikensiz gülün,
dağılır beyaz kükürtte yanan bir sütün
rüzgârda uçar, anne ağıtları kucağından
adalet , iğdiş edilen bu kısır heykel
sanal, bu sığ meydan oratoryosu
inanmayın sakın pankartla ağlayanlara
tek merhemindir ülkendeki yel
dudaklar çiçek durunca ölüme zamansız
budala meyveler veriyor insafsız dallar
savrulan kokunu öpsem sahipsiz saçlarından
ölümden beter oluyor yalnızlığınız
haydi anlayın beni biraz
koşarken çocuklar kucakta telaşla musalladan
kan doluyor ,gonca güller ölüyor ,
hâlâ gülüyor tanrım, insan!
insan olmadan nasıl şair olunur
yüzsüzlüğümüz belki devrilir kim bilir
insanlık bu gördüğün değil be gülüm
bakarsın buzullar dağılıverir
yalın ayak basıyorsun ölüme içim acıyor
emziğin düşerken ağzından ağlamadıkça
ölüm bakışın uzuyor sonsuz
acılı bir ülkedir resimler yaranda
gülücüklerin sussa da yıkılmasın kaşların
satılmışlardan daha diri yaşar bir bebek
ağır gelse de özgürlüğün karanfil kokusu,
bağımsızlık için uçar her kelebek
başını eğme bebek, göçen kuşlara benzersin
bir sıcak mevsimin yolunda tükenseler de
dudaklarında, kiraz yazlar açmak üzere
çırpınır ak çiçeklerle bağımsızlık düşlerin,
haydi , biraz beni anlayın
heyhat bu panorama karsisinda dünyayi idrak etmek ne zor...
inanmayın sakın pankartla ağlayanlara tek merhemindir ülkendeki yel
SEVECEKLERDİ BENİ
İyi nedir kötü nedir düşünmüyorum Çalışırım, acı çekerim: yaşamım bu.
Takma pervaneli kayıklar, çanak çömlek yaparım, Kötü zamanlarda kötü, iyi zamanlarda iyi.
İşlerim sayısızdır! Yalnız sevgim, Sezmekle bunları, boyuna bir yere biriktirir.
Sevgim kuşkusuz inansa da onlara Susar daha yeminden, inanıştan önce.
Bir ağaç yapın beni, kargalar sanırım ki Yakında başka ağaç yoksa tüneyecek dalıma.
Bir tarla yapın beni, yaşlı çiftçilerin çapası Göreceksiniz büyüttüğüm yaban otlarını sökmeye çalışacak.
Patatesleri terinizle sulamalıydınız ki Nankör toprağımla nasıl büyüdüklerini göresiniz.
Suyum ben. Biçimlenmeye başlayan bir bataklık. Ateş? Külüm ben. Ama bir tanrı olsaydım eğer,
Tanrıların bulunması gerektiğini bildikleri yerde, İnsanlar tüm duyarlıklarıyle seveceklerdi beni.
(Attila Jı'ZSEF- Çeviren : Osman TÜRKAY)
Pek başarılı bir çeviri değil gerçi. Yine de paylaşmak istedim. İnsan çoğu zaman, adaletin doğurduğu paradokslarla çalkalanırken, o çözemediği/içselleştiremediği kokuşmuş kader izahı ile karaya varmış bulur kendini.
adalet , iğdiş edilen bu kısır heykel sanal, bu sığ meydan oratoryosu inanmayın sakın pankartla ağlayanlara tek merhemindir ülkendeki yel
işte bu dizen için dahi sana sonsuz şükranlar ,saygılar hocam.
.... Dünyanın en güzel ninnileriyle uyutsan bile Her gece Nasıl sileceksin Korkuyu, nefreti... Körpecik beyninden.
Ve aşkı nasıl anlatacaksın Yarın.
HZ.Musa bu mel'unlara öldür demedi acı çektir demedi yaşa dedi yaşat dedi fakat bu biişerefler alabileceğini sandıgı GAZZE ayakta biz ayaktayız müslüman cemiyeti ayakta
ben'ii israil cemaat kuramayacak diye bir bahis yoktur amma hepsi topyekün helak olacaklardır
şiir için tebrikler hocam çok duyarlısınız👍👍
Yüreği sevgi ve dostluklarla çarpan dost! Yayılmacı ve dinci terör arasında yok olan yaşamları çarpıcı bir biçimde anlatmışsın. "Ölüme, yalın ayak basan" bebeklerin acılı öyküsünü yüreklere işliyor dizeler.
Keşke o bebekler de yaşayıp şiirler okuyabilselerdi. Sevdalar yaşayabilselerdi... Ama koca gövdeli filler çiğnedi karnfilleri.
Yareğin ve kalemin susmasın dost.