Gam Azığı Heybede

//Yüreğimde sen dolusu ağıtlar
Düşlerimi kâbusların ağızlar...//



Abanmış yorgunluğa düşsel kelepçe
Bütün maviler tutuklu
Boğucu gecenin telef sızılarından...




Acılanmanın ötesinde
Öksüz bir gölün kıyısında dirilir
Sessizliğe gömülmüş sandığın masal
Oysa,
Arka bahçede meneviş oynaşmalarında dil besten
O vakit
Eskimiş kelimeler zal olur dudağında...






Gam azığı heybelerde
Ardınca savurduğu küllerinden
Katıksız tebessümlerinde acınır sükut
Şavkı vurur ihanetin
Eksik gerçeklere bağlanır kollar...





Sevdalar çıplak nefesimizde
Mızrabı ten üstünde
Zamanın bir yerinde kalır gözler
Bir keman ağrılanır kulak dibinde
Serde hayta beste aşk adına
Yarım kalan mey'e dem vakti
Ah tikeler yanılgı
Lacivertlerden sağıp korkuları..




Kaç saat dayanır insan buhranlarına
Şarap tadında burulunca mazi...





Yol alır mağduriyetinde rüzgârın,
Mahkûm hayıflanmalar
Ar bakar can
Gün sızılarından düşünce ah...




Cilveleşir gül bülbül
Riya sokaklarında
Adımlar cesur voltada
Yürekte üşür sevda
Maskeler çoğalınca...





Şafaklar yırtılır gözlerinde
Uykudan uyanır da
Simsiyah akar yağmur tutkularından
Ritmi titrer gönlün sancınır özge hicran
Nefesinden öykünür ateş
Azadı buğulanır ayrılığın
Güneşi zindanlara atınca...
Masallar susar...





Meftunum s/özü mertlik olana
Şaşkınım laf-u güzaf her kula...




Değil mi ki...hercai gün dönümleri gül avutur k/özünde
Ruhuma dokununca ters akan nehir
Düşe ilmek atıyor bu amansız şehir
Nefesimde kırıklar çoğalınca
Hüznümde ezgilenir her mısra
Çisil çisil solfejle
Kanıyor şimdi goncam
Şol revan yok oluşta...





Can susar hıçkırık ağzında
B/aşka uzar gün ağılanırda...