Gazel
ceylanım
...
doğrudur boynuzsuz gazele benzerim
toynaklı gibi hızlı koşar yüksek sıçrarım
kaderin ne kadar ömür biçtiği bilinmez
olsa olsa ''yeter al ''derim kim bilir duyar
bilinir derisi tez yüzülür sürüden kopanın
daha yolun başı daha ömrümün baharı
bir yanım ölümden titrer
gülüm bir yanımı sardı kır uğruları...
anla
yel gelincik nefesi olur geçer saçlarımdan
bir kelebek ömrünü yay gibi estirir rüzgar
kurulmuş tuzaklar pusula deli gibi işler
kesilir yollar
hayın ansızın ömürden çalar
bak şu gelen yıldız avcısı
korkarım
söyle gülüm
vakit tamam mı?
halbuki yaşamak
Tibet Dağlarına çıkmak kadar özel
benek benek ve göğün evine sıçramak
gün daha ahu gibi doğmamışken
daha yüz sürmedik ki tanrının elinden açan çiçeklere
hani gelecek nimet hani zarif gün batımlarına doymak
hani
hani ya
güneş saatin 25 'inde yumrulara doğarken
hani çöllerden aşmak vardı zarafete
gitmek oradan oraya bebek nefesinde
yaşamak hiç olmazsa bi beş yıl daha
korkuyorum senide vuracaklar gülüm
vakitsiz avlarda tükenecek soyumuz
Züleyha'm
ceylanım
gülüm hani çisil çisil yağacak dinmeyecekti ya yağmur
ellerimiz su damlası biz şiirle yaşayacaktık
oysa
zamansız çarpar yüzümüze bir sonbahar havası...
zaman askıda..askı rüzgara dönük..omuzları üşüyor yaşamın...gölgeye bürünüyor dünya...su bitiyor ellerinde yüzün yarısı korku...yarısı dua...sıkılmış, şiir taşıyan avuç..
nedense böyle düşündürdü şiir..
çok güzeldi...kutlarım,saygımla
her zaman harika yüreğin yazdıkların,sevgilerimle...
zamansız çarpar yüzümüze bir sonbahar havası...
eylül esmiş sanki yüreğe severek beğenerek takipteyim...