Geride Kalışın Anatomisi
Gittin, çiçeklerimiz saksısında kurudu
Şimdi karıncalar okyanuslar taşıyor yangınıma da
Yutkunduğum köz kültleşiyor, bağrımın sensiz kurak coğrafyasında.
Ve ben kuruyan çiçeklerin gözünden bakıyorum kahrolası pişmanlığıma.
Gittin, şimdi artık bütün başlangıçlar yavan,
Hiçbir teselli kalbime sahih gelmiyor,
Kalemi elime alıyorum, sözcüklerin suratıma kroşeleri ağır
Bana kahırlı yazmaya adınla başlayamadığım her mektup,
İçimde infilak halinde bir kocaman Cebel-i Everest var.
Gittin, karşımda hiçlikle mücehhez bir Ebrehe ordusu kaldı
Odalar boş, duvarlarım bomboş, pusatımsa yalnızca yokluğun
Benim Firavun'a karşı durmam ne mümkün?
Ancak fırtınaya karşı durmaya çalışan kuru dal gibiyim
Artık beni ordular değil, bir başıbozuk bile mağlup eder.
Gittin, işte ben de gidip gelmekteyim, işe, güce, hiçe..
Aslında yalnızca gidip gelmekteyim,
O güzel gözlerinin uğruna ölünesi haresinde.
Yanılgı üzeresin gülüm, hayat hiçbir şekilde devam etmiyor
Ben artık, olsa olsa kabrini yitirmiş bir mevta gibiyim
Okunacak sela'mı değil, senin selamını arıyorum.
Ve sabahlarım, düşük tirajlı gazetelerin küçük puntolu köşelerinde
ölüm ilanımla başlıyor,
Sonrası, "Er kişi niyetine."
Gittin, gülüm bundan böyle bütün şiirlerim
Yavaş, sakin, hissedilemez bir ölümle müsavi.
Ve öyle tuhaf, öyle netameli, öyle dayanılmaz ki yokluğun
Saksıdaki çiçeklerin ve bütün yitirmişlerin
Her adımda vadesinden bir adım eksiltiyor.
Olsun gülüm, olsun
Ne de olsa "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun".
Ne diyordu eskiler ; Ne zaman ki bir insan ölür Onunla bir çiçek ölür …
İyi bir anlatı ve şiir
Kutlarım.