Göğün Gagasında -Üç Niyet-
Tumturaklı gün batımı üzerimizde seğirirken
Duvara yansıyan gölgelerin renkli gözlerinde hapistik
Hayat, yorucu bir günün sonu sadece
Durgunlaşan zihninin kendi içindeki yaraya
Göz atma ihtiyacı.
-Merhaba, sevgili gece
Pelerinindeki değerli taşlara yıldız deriz, biz.
Onlara bahşedilmiş kibrin ağırlığı altında
ezilir geleceğe dair düşlerimiz.
Her defasında sana bakar,
bir kadeh kaldırırız havaya,
içinde, gelinlik hayallerimiz.
Gelinliklerimiz
Biz.
Köşedeki sokak lambasının üzerinde asılı kalmış sis
buğulanmış yaşam pencerene yansırken
göz bebeklerine hohlayıp keder resmedendir, ömür.
Sevmek, dünde kalmış yarın evladı.
İmkân elverdiğince ölüyoruz hayata.
İlk intibaımız, gözyaşı.
Kararsız bir Lodos'un eline düşmüş.
-Merhaba, Dost.
Buralarda Tanrı denir, sana.
Çoğu bilmeden tapınır şefkatine
Kimisiyse kullanır pür mükemmelliği
kendi bedeninde.
Bizler toprağız, Dost.
Senin ?Ol'unla yoğrulmuş.
Bir istirhamım var yalnız
Aynı kedere farklı ses tonu çalan bir zihin yoğrulmuş bana
İçimde, amansız bir melankoli.
Ölümüm bundan mı olmalı?
Neden suskunsun, Dost?
Mülteci eylemlerimin kırık alfabesi seni anlamak isterken.
Gün ışığı kirpiklerinde kalmış bir mazi.
Uykunun ikinci yüzü ellerimi sarsarken
Bir kuru ot parçası burnumun dibinde
Kokusunda giz kalmış hüzün çanları
kulak zarımda bir senfoni.
Kırmızı, şanslı renk, manidar
dudaklarında hapsederken onu.
-Merhaba, sevgili/m
Ana adınla hitap ederler sana, buralarda.
Yüreğime çıkan dehlizlerin tıkalı yollarında
şifredir senin adın.
Gecenin parlak taşlarına bir gözle bakarız, biz.
İçimizde amansız bir melankoli.
Soyut betimlemeler çizilirken parmak uçlarımıza
Donmuş bir ömrün ilk ağlayanlarıyız.
Yaşamın kasıklarındaki ağrının iki ezeli sebebiyiz.
Adını bilirler, buralarda.
Seni bilen yoktur, bilmediklerinden beni.
Koyulmuş gün batımının ihtişamına kanmayıp
senle başlayan günlerde gün doğumunu hiçe saydığımdan
kırmızıdır dudakların.
Öp, ömrünün beş vaktini, şimdi.
Ölüm, senin parmak uçlarındaysa, farzdır.
Sayın Enes Safa;
Sakınmak kelimesine düşkünümdür. Teşekkür ederim çokça. Mürekkeplerimizin ucundan aynı kelamlar dökülürken kağıda, hepimiz "bir" oluyoruz bir şekilde.
güne düşen şiiri ve şairesini yürekten kutlarım..kesınlıkle hak ettığı yerde
Şiir köşesine tam yakışmış yazana seçene teşekkürlerimle...
Şiire bir vurgun bu şair tırnaklarını kanata kanata öyle böyle süslü, alacalı, fakat niyeti olmayan, içi boş şiirlerden değil bu yine şaire has, ne zamandır şiirlerine bir tanım, bir isim aradım "Hilal Dikmen" imzasının sanırım buldum "Şiirin Yasak Meyvesi" Kıvrıldıkça ayakta kalıyor kalem sarp yollardan yine gizli bir bahçenin imkansız kelimelerine dadanmış hissi verdi okuyucuya ileride daha fazla okunacak eminim ve o yorum sayfasında duran kaliteli isimler bunun kanıtıdır tebrik ve teşekkürlerimle...
Okundukça dilde yer ediyor okundukça çetrefilii bir ruh haline bürünüyor insan...
Tanrı gece ve sevgili hangisini daha çok severiz diyerek baktım da şiire göremedim fark..
Tebrik ederim..