Gün Olur
Hüzünler tablo gibi asıldıkça
Zaman derde ilaç denilir
Gün olur kim bilir belki
Ömrünün baharında ölümü ak etmez kadınlar
''Bugün-yarın'' derken
Belki hüzün gelir geçer...
Ben böyle bilmezdim Bademlidere'yi
Dere kurumuş
Ne toprağa ne göğe bakıyorlar
Başını alıp giden Çin Çin Bağları yolları gibi
Güneşin merhameti hiç değişmiyor olsa da
Boğazımda düğümlenmiş sessizliği yalnızca
Upuzun gecelere gizlenmiş hıçkırıklar
acıdan renk vermem diyen
Ve insan eti yiyene
Baldırı çıplak gülüşlü bebeye
Kaskatı kesilmiş
Rab gözüyle bakan anneler
Omzundan sonrasını
Alçak gözden sakınanlar anlarlar
Buraların yağmurları hiç dinmez
Aslında bütün şehirler birbirine benzer
Buralarda bazı kadınlar can atar
Sırf ömrü tazelemek için
Şu an bir dünyalıyı okuyorum
Anaların türküsüne kulak verilse
Çıplak
Yoksul
Yani aç kalmayacak çocuklar
Ve bilinen o ki
Yalnızca bulgur aşı ışık tutmuyor ufka
Şimdi kaygım ne yana dönse
Tepelere çıkardığım yalnızlığımı
Yalnız umudun saçaklarına tutunan ana bilir
Sevilen kadın diyor ki
''Sanki ödedim bütün ırkımın borcunu
Sızladı durdu memelerim acıların vızıltısıyla
Her bir saati tam ve hakkını vererek yaşıyorum
Damarlarımda akıyor kan
kekrece denize akan bir ırmak gibi.''
O tutkuların şairi
Acılı dili için tanrıdan af dileyen anne
Bütün anneler saplanmış yüreğinin orta yerine
Türküsüyle acılandığım
yani sussam yeri
Bir umut
''bugün-yarın'' derken
hüzün gelir geçer
kim bilir
belki...
Hangi gece sabaha, hangi kış bahara dayanabilmiştir Aslı hanım. Hüzünlerin maviye çalması dileğiyle. Tebrikler....