Güneşle Sır
Ben küçüğüm ama buldum:
ayın öğretmen;
gecenin karatahta olduğunu.
ışığı değdiğinde tenime
ilkin tebeşire kesti ellerim
kim derdi ki benden önce güneşe silgi
Küçüğüm ama aynada ben buldum:
ağlasam
rutubetli gecekondu penceresidir
gözlerim;
her ayışığında
?Bana da verseniz amca.? yazdırıyor
ödev defterime sayfalarca?
- ağlamak büyüklere hiç yakışmıyor bence -
Belediyenin önüne
adam asmışlardı;
benim de silgimi
boynuma.
-Bak, güneş dedim !
-Ne münasebet dedi, fötr şapkalı biri
asılan güneşe benzer mi hiç
bak kravatıma?
Her asılan silgi gibi silemez ki
oysa güneş siliyordu geceyi...
bunu da ben bulmuştum
büyükler hâlâ bilmiyor
hem güneş kendini bir kuş sanıyor akşamları
soğukta sıcacık,
giriveriyor koynuma
söylemiyorum.
10 Mayıs 1976 Ankara
ay ışığı saklar gözlerini,
o gözler ki,
yanmadı
yanmayacak
çantam kırmızı
içinde
bulut
içinde
umut
..nasıra düştü ilk kelime ,okudum ilk
okudum umut...
devir anatomileri..
saygıyla
sevgiyle kalın...
anladığım ve hep anlamak istediğim bir dönemin katledilişinin ardından doğan 80 kuşağı sanırım türkiyede kretuvar=mumlu kağıt döneminden milenyum devrini yaşayan ve gençliğinin içinden geçen tek nesildi. çünkü 60 kuşağı orta yaşa vurmuş yeni kuşak ise o dönemin baskıcı tutumu aldında kendini daha ileri taşımıştı, bilerek yada bilmeyerek, ama genç... silinemez bir tarih ve zaman kısaltısı... o güneş hep koynumuzda uyuyacağız...
kaleminizin izindeyim...
s.açıkgöz.( şiirin eşref saati)..
tarihe bakıyorum günümüzden tam 33 yıl önce. dile kolay geliyor söylerken, ama neredeyse bir ömür kadar uzun bir zaman yada yarısı...
sanırım üni. dönemlerinden, ama o tarihte unutulmayan bir dönem yaşandı, ne önceki kadar derin ne de hafif, bizde hep devrimler öyle olmadımı kadife geçişler... amacın arkasına sinmiş bir sürü boş ideallerin dolu getirisi sanırım bu gün daha iyi anlaşılıyor... güne düşen bu şiiriniz beni o gününüze götüren bir köprü vazifesi gördü. (1)
cocuklar teyp gibidir herşeyi kaydeder ve kendine göre yorumlar....ve bir gün gelir onları yansıtırlar...yaşadıklarımızı özdeşleştirirz somutlarla eşleştirriz... ne zaman asılan adam dense aklıma deniz gezmiş gelir onun mahkemeye geldiğini görmüştüm...asker cocuğuyum ya.. ama her asılan güneşe benzemiyor be üstad...hele o güneşe hiç ( ben biraz şiirindeki güneşe benzemeyi farklı algılamak istedim..)silmek mi keşke izler hele hiç silimiyor..
farklıydı tadı damağımızda kaldı ...papatyalar yüreğine..
Her asılan silgi gibi silemez ki oysa güneş siliyordu geceyi... bunu da ben bulmuştum küçükken. büyükler hâlâ bilmiyor hem güneş kendini bir kuş sanıyor akşamları soğukta sıcacık, giriveriyor koynuma söylemiyorum.
kurgusuyla beraber çok güzel 👍👍👍 ağlamak bence de büyüklere yakışmıyor 👍👍👍 kutlarım hocam👍👍👍👍