Güneşten Geliyorum(1)

Bir sarı cüceyken
1,4 milyon km. çapla
sarı ana kol yıldızı Güneş
beslendi içindeki Varidat'la




İznik elinde bağrı açık yalın ayak
o ?Boyu küçük
sakalı büyük
sakalı ak ?
ipi sağıyordu boynundan
Güneş'e yaslanarak
Şeyh Bedreddin
Güneş'ten yeryüzüne akarak




Teri yağmur ılgın akar İznik Gölüne
erguvan olur hanelerimiz
mimoza kokar denizlerimiz




Her dizede oyulan kayaya
? Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek
için?
Bedreddin
?Varidat'ı ; yazıyordu
kalemini Güneş'e banarak




200 milyar yıldızlı ziynet
Samanyolu gökadasının
zaptedilmiş Güneş'inden geliyorum
müridi olmuştu
Bedreddin'in
Nazım Hikmet




Hopa'da hücresinden
görünmez Sinop Hapishanesi
görünmez gökyüzü bu gece
deli dalgalar duyulurdu sadece
sıçradı Serez'e
düşlerinin çengellerini yıldızlara asarak
yalınayak basarak denize
Güneş'i gördü çıplak bir ağaçta
asılı




Bir dost gibi yaraya merhem olan
zamandan
bir düşman gibi boğuyordu
ilmik ilmik
yılan




Gülen
Mehemmed Çelebiler çağıdır vakit
her bir yüzyılda
karanlıkla üreyen
tımar has zaamet



Fetva ile başı vurulurken
akınla zaptedilen ateşin
denizde salkım salkım
söğütle kanını sarıyordu Güneş'in
Nazım Hikmet




Başı eğildi yıldızların
bu yağmuru bitmiş çağ
güvenilen dağları kar boran
İsa'nın doğmayacağını bilen pir
Ahmed'in kaçıncı
dedesinin gördüğü
ağaç gölündeki ak sakallı ihtiyar


Yerle göğün aşk ile sarılışındaki
tan kızıllığı Güneş'e bakarak

? Bedreddin doğuyor
yüreklerde
doğacak
etsiz
kemiksiz
bıyıksız
çıplak ?
diyordu ?çıplak?

Bedreddin
doğacak






Not:Ülkemizin siyasi tarihine ışık tutan bir yapıtı yıllar sonra yeniden okudum. Nazım Hikmet'in «Simavne Kadısı Oğlu Bedreddin Destanı» ... Bu yapıtı okuduğumda onun ne kadar güçlü bir şair olduğuna bir kez daha tanık oldum. Ben de kendi tarihimize ışık tutmak için yaşamını feda etmiş Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Mustafa Suphi ve on beşler gibi sanat ve eylem insanlarını anlatan bir destan denemesine girsem mi ki derken baktım ki bir şeyler oluşuyor. İlk bölümünü sizlerle paylaşmak istedim. Umarım bu zorlu yolu başarırım.

03 Mayıs 2009 76 şiiri var.
Beğenenler (26)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (49)
  • 15 yıl önce

    şiirin eşref saati...

    sabırsızlıkla sonuna dek bekleyeceğim...

    tebrikler...

  • 15 yıl önce

    Şair: bazen güneşi, mürekkep olarak, bazen aydınlık bir yol olarak, bazen aşıkların yüreğini ısıtan sıcaklığını, bir gergef gibi şiirlerinde işleyendir. Bu da sevgili hocamız Sait beyde fazlasıyla var.

    Tebriklerimle Sait bey; sizden daha çok öğreneceğimiz şeyler var.

  • 15 yıl önce

    Sait bey,tarihin sayfalarında gezdirdiğiniz,unutmamamız gerekenleri hatırlattığınız ve bugüne taşıdığınız destansı dizelerinizi keyifle okudum.Aydınlattığınız için,yazarken okumanın önemini kavrattığınız için teşekkür ediyorum.Devamını merakla bekliyorum....Sevgiler

  • 15 yıl önce

    Devamını okumayı bekleyeceğim ..bütünlüğünü görmek tamamını anlamak için...saygılarımla...

  • 15 yıl önce

    güneşi bal eyledik...

    bu toprağın,bu türkünün sesi ,hayat var oldukça susmayacaktır.

    ne kutsal ,ne derin kelam,

    bilmek ;

    dünü

    bu günü

    yarını....

    evet mavi gözlü adam bağırdı karşı kıyıdan, velakin, memet çocuğun yüreği ne denli hızlı atar ,ıslatır mı toprağı gözyaşı bilmem,kimselerde sanırım sormuş değildir.

    hey gidi Sabahattin Ali,adı var kendi yok yazıldı sinop duvarlarına yüreğin,altı üstü iki metrekare bezde yazıyor kimliğin duvarda asılı;

    "sabahattin ali burda yattı" ne mutlu!ülkeme....

    ne yazmakla ,ne ölmekle biter bu kavga

    kafiye varsa hayat vardır.

    saygıyla

    sevgiyle kalın...