Hâcerü'l Esved
Siyah,
Simsiyah bir taş...
Gece onda
Yıldız onda
Ay onda
Uzay onda
Sonsuz onda...
Beyaz damarlar ruhumuzdur
Akar durmaz
Döner durmaz
Mermer misâli damarlar
Siyah taşın sorgucudur
Âkik desen değil,
Kömür desen değil...
Zümrüde yorsan faydasız
Elmasa vursan ışıksız
Özü, dışı gibidir
Dışı, sözün özüdür
Kelâmlardan mukaddes
Bilinmeyenden bir nefes
Simsiyah bir taş...
Ölüm gibi
Hiçlik gibi
Gayyâ gibi
Gayb gibi
Simsiyah...
Siyahlığı karalık değil
Siyahlığı karanlık değil
Nûra boğulmuş zirâ
Esved bir lütûf,
Esved bir nimet zirâ
Simsiyah bir taş...
Kalp dersin
Yürek dersin
Gönül dersin
Herkes bilsin
Bu, simsiyah bir taş...
Dilek Hanım,
Öncelikle, ilginize teşekkür ederim.
Sözünü ettiğiniz örneklemin hemen peşisıra gelen kıt'ayı anlam bütünlüğünden koparmadan tekrar okumanız, sorunuzu cevaplayacaktır sanıyorum...
''Ölüm gibi Hiçlik gibi Gayyâ gibi Gayb gibi Simsiyah...''
Gayyâ , sert bir kelime olmuş şiirin tümüne göre gibi geldi.. Şiir ılımlı.. Kuyunun karanlığını mı düşünerek yazdınız bilemem ama o kuyu azab kuyusu biliyorsunuz ki,hem de ne azab..
O'ndan değil mi gelen her mucize, taş bile olsa başım gözüm üstüne... Teşekkürler Saygımla...
sahabelerden bir zat bu taşı öperken.."biliyorum kimseye bir yararın vede zararın olmaz, ama resullah öpün dediği için öpüyorum" güzel ve nükteli bir anlatımdı👍👍👍