Hançer
sokaklar elden ayaktan temizlendi
ışıkları söndü pencerelerin
koca bir ülke düşüncelere daldı
yıldızlar gülümsemesin
kullanışsız bir teselliyle dinliyorum şarkıları
rakkaseler doluşun meçhulüme
biriken travma
avcumda kuluçkaya yatmış zakkum
pis uyku
sus
cinnetimin bayrağını tut
işte kalbimin tam üstünde yağmur
ay deliriyor delirdikçe büyüyordu
o büyüdükce ben eksiliyordum
gözlerimin akı ip iri
bu çok vahşi bir koku
karanlık tek şahidimdir
çıt yok!
gök gürültüsü on yerimden öptü
kökünden kopardım kenti
yılanları akrepleri
kalantor evleri
endişeli çalar saatleri
başkenti ve ağza sakız olmuş sözcükleri
öfkeli bir Tanrıya yolladım
çürüyün çarçabuk
ne kadar sonsuz günahlarım varmış
hemen vazgeçtim beyaz kanatlı meleklerden
gözlerimin kırmızısı
koştursun kanımın zebanisine
ruhumun isidir aşk
sevişmelerimi geri aldım tutkudan
kendime değişik ayinler buldum
görünmeyen şeyler üstüne yemin ederim
yüreğim çölün sıtma geçirmesiydi
kuduz bir gecenin kadını olmak kolay mı...
Yavuz Hocam kerelerce şükrediyorum sizinle tanıştığım için...👧
ve bu ülkede halk çocuklarının aşkları dalıp çıkmasız birer karabataktır
Bende ki de aynen
dipsiz bir sevda dipsiz bir acı dipsiz bir sevinç dipsiz bir öfke,, dipsiz bir rehavet dipsiz bir isyan dipsiz aşk ...
ah bu içimdeki ateşin dengi var mı???
çok teşekkür ederim Yavuz hocam..
Bazı dizeler vardır; şiiri sırtlar, götürür ve denizine ulaştırır. "gök gürültüsü on yerimden öptü", "kökünden kopardım kenti", "kuduz bir gecenin kadını olmak kolay mı?" gibi. Ruhsal fırtınanızı çok güzel aktarıyorsunuz şiirinize. Aslında sürrealist şiir oluşturmak oldukça zordur. Siz bunu başarabiliyorsunuz. İzninizle kendimden birkaç dize eklemek istiyorum:
..güncel farkındalığın 'kullanışlı' tercümesiydi şiir hançer'i sapladı ve çıktı şeffaflığından tebrikler...